caʹdu’l-yedeyn ~ جَعْدُالْيَدَيْنِ

Kamus-ı Muhit - جعداليدين maddesi

اَلْجَعْدُ [el-caʹd] (رَعْدٌ [raʹd] vezninde) Kıvırcık saça ve sakala denir; سَبْطٌ [sebṯ] mukâbilidir, ʹalâ-kavlin kısa olanına denir; yukâlu: شَعْرٌ جَعْدٌ وَهُوَ خِلاَفُ السَّبْطِ أَوِ الْقَصِيرُ مِنْهُ Ve

جَعْدٌ [caʹd] Kıvırcık saçlı kişiye vasf olur; mü΄ennesinde جَعْدَةٌ [caʹdet] denir; yukâlu: رَجُلٌ جَعْدٌ وَامْرَأَةٌ جَعْدَةٌ إِذَا كَانَ فِي شَعْرِهِ جُعُودَةٌ Ve

جَعْدٌ [caʹd] Nem-nâk toprağa ıtlâk olunur, lîneti sebebiyle müterâkim olmak mülâhazasıyladır; yukâlu: ثَرًى جَعْدٌ أَيْ نَدٍ Ve pek koyu ve galîz olan çorba ve bulamaç makûlesi taʹâma ıtlâk olunur; yukâlu: حَيْسٌ جَعْدٌ أَيْ غَلِيظٌ Ve حَيْسٌ [ḩays] hurmâyı ve yağı ve keşeği haltla müretteb olur bir taʹâm adıdır. Ve

جَعْدٌ [caʹd] Kerîm ve civân-merd adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ جَعْدٌ أَيْ كَرِيمٌ Esâs’ın beyânına göre ʹArablar cuʹûdet-i şaʹr ile mevsûf olmakla ʹArabiyyetinden kinâye ederler. Ve

جَعْدٌ [caʹd] ve

جَعْدُالْيَدَيْنِ [caʹdu’l-yedeyn] Bahîl şahsa da ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ جَعْدٌ أَيْ كَرِيمٌ وَرَجُلٌ جَعْدٌ وَجَعْدُ الْيَدَيْنِ أَيْ بَخِيلٌ Ve fürû-mâye ve le΄îmü’l-haseb olan kimseye جَعْدُ الْقَفَا [caʹdu’l-ḵafâ] ıtlâk olunur, meydân-ı mekârimde ser-firâz olmadığı için; yukâlu: فُلاَنٌ جَعْدُ الْقَفَا أَيْ لَئِيمُ الْحَسَبِ Ve parmakları kasîr olana جَعْدُ الْأَصَابِعِ [caʹdu’l-eṡâbiʹ] ıtlâk olunur. Ve

جَعْدٌ [caʹd] Söbü olmayıp devrek olan yüze ve yanağa vasf olur; yukâlu: خَدٌّ جَعْدٌ أَيْ غَيْرُ أَسِيلٍ Ve

جعْدٌ [caʹd] Tüyü pek çok olan deveye ıtlâk olunur; yukâlu: بَعِيرٌ جَعْدٌ أَيْ كَثِيرُ الْوَبَرِ Ve ağızında kat kat köpük yığılmış deveye جَعْدُ اللُّغَامِ [caʹdu’l-luġâm] ıtlâk olunur; yukâlu: بَعِيرٌ جَعْدُ اللُّغَامِ أَيْ مُتَرَاكِمُ الزَّبَدِ Ve Moğol ve Çînî yüzleri gibi değirmi ve bî-melâhat olan yüze vasf olur; yukâlu: وَجْهٌ جَعْدٌ أَيْ مُسْتَدِيرٌ قَلِيلُ الْمِلْحِ Ve

جَعْدٌ [Caʹd] Esâmî-i ricâldendir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı