sebḩ ~ سَبْحٌ

Kamus-ı Muhit - سبح maddesi

اَلسَّبْحُ [es-sebḩ] (مَدْحٌ [medḩ] vezninde) ve

اَلسِّبَاحَةُ [es-sibâḩat] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Suda yüzmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَبَحَ بِالنَّهْرِ وَفِيهِ سَبْحًا وَسِبَاحَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا عَامَ Ve

سَبْحٌ [sebḩ] Bir işten fârig olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: سَبَحَ عَنِ اْلأَمْرِ سَبْحًا إِذَا فَرَغَ Ve tahsîl-i maʹâş husûsunda beri öte dönüştürüp takallüb eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: سَبَحَ الرَّجُلُ سَبْحًا إِذَا تَصَرَّفَ فِي مَعَاشِهِ Kâle’ş-şârih; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿إِنَّ لَكَ فِي النَّهَارِ سَبْحًا طَوِيلاً﴾ أَيْ فَرَاغًا طَوِيلاً وَقِيلَ مُنْقَلَبًا وَتَصَرُّفًا فِي الْمَعَاشِ Ve yeri kazmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: سَبَحَ فِي اْلأَرْضِ إِذَا حَفَرَ فِيهَا Ve uyumak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: سَبَحَ الرَّجُلُ إِذَا نَامَ Ve sükûn ve ârâm bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَبَحَ إِذَا سَكَنَ Ve nâs her tarafa dağılıp beri öte dönüştürmek maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: سَبَحَ الْقَوْمُ إِذَا تَقَلَّبُوا وَانْتَشَرُوا فِي اْلأَرْضِ Ve dûr u dırâz gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَبَحَ الرَّجُلُ إِذَا أَبْعَدَ فِي السَّيْرِ Ve sözü çok söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: سَبَحَ الرَّجُلُ فِي الْكَلاَمِ إِذَا كَثُرَ فِيهِ Bunların mecmûʹu mecâzdır.

Vankulu Lugatı - سبح maddesi

اَلسَّبْحُ [es-sebḩ] (sîn’in fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Fârig olmak. Ve emr-i maʹâşta tasarruf etmek. Ḵatâde eyitti: Bârî taʹâlânın ﴿إِنَّ لَكَ فِي النَّهَارِ سَبْحًا طَوِيلًا﴾ (المزمل 7) dediği kavl-i şerîfinde “سَبْح طَوِيل” ferâg-ı tavîl maʹnâsınadır. Ve Ebû ʹUbeyde eyitti: Münkalab-ı tavîl maʹnâsınadır. Ve Mu΄erric eyitti: Ferâg ve mecî΄ ve zehâb maʹnâsınadır. Ve

سَبْحٌ [sebḩ] At seğirtmesine dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı