اَلشِّيَاعُ [eş-şiyâʹ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde ve baʹzen şîn’i meftûh olur) Âteş ʹalevlendirecek odun hurdelerine denir. Ve çoban düdüğüne ıtlâk olunur ki kaval taʹbîr olunur, ʹalâ-kavlin atın âvâzına denir; yukâlu: أَنَامَ الرَّاعِي الْغَنَمَ بِالشِّيَاعِ أَيْ بِمِزْمَارِهِ أَوْ صَوْتِهِ Ve
شِيَاعٌ [şiyâʹ] دُعَاةٌ [duʹât] maʹnâsınadır ki دَاعِي [dâʹî]nin cemʹidir, çağırıcıya denir. Burada شِيَاعٌ [şiyâʹ] deveye haykırmak maʹnâsına olan شَيْعٌ [şeyʹ]den ism-i fâʹil olan شَائِعٌ [şâ΄iʹ]in cemʹidir.
اَلشِّيَاعُ [eş-şiyâʹ] (şîn’in kesriyle) Tâbiʹ olmak; yukâlu: شَاعَهُ شِيَاعًا إِذَا تَبِعَهُ Ve
شِيَاعٌ [şiyâʹ] Çoban deveyi çağırıp daʹvet etmeğe dahi derler, kaçan baʹzı müteʹahhir olsa. Ve
شِيَاعٌ [şiyâʹ] Şol odun ufağına dahi derler ki onunla âteş yalınlanır, nitekim “شِبَابٌ لِلنَّارِ وَجِلَاءٌ لِلْعَيْنِ” derler. Ve
شِيَاعٌ [şiyâʹ] Çobanın düdüğü âvâzına dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı