şuyûm ~ شُيُومٌ

Kamus-ı Muhit - شيوم maddesi

اَلشَّيْمُ [eş-şeym] (ضَيْمٌ [ḋaym] vezninde) Kılıcı kına komak maʹnâsınadır; yukâlu: شَامَ سَيْفَهُ يَشِيمُهُ شَيْمًا إِذَا غَمَدَهُ Ve kılıcı kından sıyırmak maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: شَامَ سَيْفَهُ إِذَا اسْتَلَّهُ Ve teveccühü ne semtedir ve nereye yağdırır diye şimşeğe nazar eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: شَامَ الْبَرْقَ إِذَا نَظَرَ إِلَيْهِ أَيْنَ يَقْصِدُ وَأَيْنَ يُمْطِرُ Ve kızın fercine âleti ke-mâ yenbagî idhâl eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: شَامَ أَبَا عُمَيْرٍ إِذَا نَالَ مِنَ الْبِكْرِ مُرَادَهُ [Ve] أَبُو عُمَيْرٍ [ebû ʹumeyr] zekerin künyesidir. Ve bir adamın ayaklarını toza toprağa bulamak maʹnâsınadır; yukâlu: شَامَ فُلَانًا إِذَا غَبَّرَ رِجْلَيْهِ بِالشِّيَامِ Ve bir adamın beşeresinde siyâh benekler belirmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَامَ فُلَانٌ إِذَا ظَهَرَتْ بِجِلْدَتِهِ الرَّقْمَةُ السَّوْدَاءُ Ve

شَيْمٌ [şeym] ve

شُيُومٌ [şuyûm] Cenkte sıdk ve samîmle düşmana hamle ve hücûm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: شَامَ الرَّجُلُ شَيْمًا وَشُيُومًا إِذَا حَقَّقَ الْحَمْلَةَ فِي الْحَرْبِ Ve duhûl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: شَامَ فِي الشَّيْءِ إِذَا دَخَلَ Ve süvârî kimse atı eştirmek için ayakları ile karnını tepmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَامَ فِي الْفَرَسِ سَاقَهُ إِذَا رَكَلَهُ بِهَا Ve bir nesneyi bir nesne içre gizlemek maʹnâsınadır; yukâlu: شَامَ الشَّيْءَ فِي الشَّيْءِ إِذَا خَبَأَهُ فِيهِ Ve bir nesneyi takdîr ve tahmîn eylemek maʹnâsınadır; شَيْمٌ [şeym]-i berk maʹnâsından me΄hûzdur; tekûlu: شِمْ مَا بَيْنَهُمَا عَلَى الْأَمْرِ أَيْ قَدِّرْهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı