ṡabʹ ~ صَبْعٌ

Kamus-ı Muhit - صبع maddesi

اَلصَّبْعُ [eṡ-ṡabʹ] (طَبْعٌ [ṯabʹ] vezninde) Bir adamı fasl ve gıybet eylediği hâlde parmağıyla onun tarafına işâret eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَبَعَ بِهِ وَعَلَيْهِ صَبْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَشَارَ نَحْوَهُ بِإِصْبَعِهِ مُغْتَابًا Ve bir kimseye bir adamı işâretle delâlet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَبَعَ فُلاَنًا عَلَى فُلاَنٍ إِذَا دَلَّ عَلَيْهِ بِالْإِشَارَةِ Ve bir kabın içinde olan suyu âher kaba akıtmak için parmağını o âher kabın üzerine komak maʹnâsınadır; yukâlu: صَبَعَ الْإِنَاءَ إِذَا وَضَعَ إِصْبَعَهُ عَلَيْهِ حَتَّى سَالَ عَلَيْهِ مَا فِي إِنَاءٍ آخَرَ Ve tavuğun karnında yumurtası var mıdır yok mudur bilmek için parmakla karnını yoklamak maʹnâsınadır; yukâlu: صَبَعَ الدَّجَاجَةَ إِذَا أَدْخَلَ فِيهَا إِصْبَعَهُ حَتَّى يَعْلَمَ أَنَّهَا تَبِيضُ أَمْ لاَ Ve

صَبْعٌ [ṡabʹ] ve

مَصْبَعَةٌ [meṡbeʹat] (مَرْحَلَةٌ [merḩalet] vezninde) Kibr eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki şeytân parmaklamakla şeytân gibi o dahi kibr ve nahvet eder; ve minhu: مَنْ وَلاَّهُ السُّلْطَانُ صَبَعَهُ الشَّيْطَانُ

Vankulu Lugatı - صبع maddesi

اَلصَّبْعُ [eṡ-ṡabʹ] (ṡâd’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Bir gâ΄ib nesneye parmakla işâret etmek; tekûlu: صَبَعْتُ بِفُلَانٍ أَصْبَعُ صَبْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَشَرْتَ نَحْوَهُ بِإِصْبَعِكَ مُغْتَابًا Ve bir kimseyi bir kimseye işaretle delâlet etmeğe dahi derler; tekûlu: صَبَعْتُ فُلَانًا عَلَى فُلَانٍ إِذَا دَلَلْتَهُ عَلَيْهِ بِالْإِشَارَةِ Ve

صَبْعٌ [ṡabʹ] Parmağı bir kâsenin üzerine komağa dahi derler içinde olanı kâse-i uhrâya akıtmak için; tekûlu: صَبَعْتُ الْإِنَاءَ إِذَا وَضَعْتَ عَلَيْهِ إِصْبَعَكَ حَتَّى سَالَ عَلَيْهَا مَا فِيهِ فِي إِنَاءٍ آخَرَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı