mirsâl ~ مِرْسَالٌ

Kamus-ı Muhit - مرسال maddesi

اَلْمِرْسَالُ [el-mirsâl] (مِحْرَابٌ [miḩrâb] vezninde) Pek latîf ve mülâyim yürüyüşlü nâkaya denir; yukâlu: نَاقَةٌ مِرْسَالٌ أَيْ سَهْلَةُ السَّيْرِ Cemʹi مَرَاسِيلُ [merâsîl]dir. Ve ʹArabın لَا يَكُونُ الْفَتَى مِرْسَالًا kavllerinde vâkiʹ مِرْسَالٌ [mirsâl] kelimesi إِرْسَالٌ [irsâl]den mübâlagadır. Ve bu bâb-ı kinâyedendir, لَا يَكُونُ مُرْسَلَ اللُّقْمَةِ فِي حَلْقِهِ maʹnâsı murâddır ki zâtında fütüvvet ve mürüvvet cevheri merkûz olan adam lokmayı yalnızca kendi boğazına salıvermez yaʹnî mihmânsız aslâ taʹâm tenâvül eylemez demekten kinâyedir. Ve baʹzılar dedi ki murâd bir ağaçlık ve ormanlık mahalden giderken önüne gelen şâhları eliyle yol açmak için elbette tutup bertaraf eylemek şân-ı fütüvvetten olmakla mürû΄et sâhibi adam o şâhları refîkine dokunup ızrâr eylemesin diye ellerinden salıvermez demektir ki sâhib-i fütüvvet olan hemîşe hemrâh ve hem-demine îsâl-i menfaʹat ve defʹ-i mazarrat eylemekle muttasıf olur demekten kinâyedir. Ve

مِرْسَالٌ [mirsâl] Küçük oka ıtlâk olunur; yukâlu: سَهْمٌ مِرْسَالٌ أَيْ صَغِيرٌ

Vankulu Lugatı - مرسال maddesi

اَلْمِرْسَالُ [el-mirsâl] (mîm’in kesri ve râ’nın sükûnuyla) Şol oktur ki kısa ola, sehm-i kasîr maʹnâsına. Ve

مِرْسَالٌ [mirsâl] Şol nâkaya dahi derler ki yürümesi mülâyim ve hemvâr ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı