مَرْجُ الْخُطَبَاءِ [Mercu’l-Ḣuṯabâ΄] Ḣorasân’da bir merg-zârdır.
اَلْمَرْجُ [el-merc] (mîm’in fethi ve râ’nın sükûnuyla) Şol yere derler ki onda davar olar. Ve
مَرْجُ الْخُطَبَاءِ [Mercu’l-Ḣuṯabâ΄] Ḣorasân’da bir yerin adıdır. Ve
مَرْجُ رَاهِطٍ [Mercu Râhiṯ] Şâm-ı şerîfte bir yerin adıdır. Ve bundan me΄hûzdur يَوْمُ الْمَرْجِ [yevmu’l-merc] dedikleri ki Mervân b. Ḩakem’in Ḋaḩḩâk b. Ḵays el-Fihrî üzerine vardığı gündür. Ve
مَرْجُ الْقَلَعَةِ [Mercu’l-Ḵalaʹat] (lâm’ın fethiyle) Berriyyede bir menzilin adıdır. Ve
مَرْجٌ [merc] Davarı merʹaya salıvermeğe dahi derler; tekûlu: مَرَجْتُ الدَّابَّةَ أَمْرُجُهَا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَرْسَلْتَهَا تَرْعَى Ve bundandır Bârî taʹâlânın ﴿مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ﴾ (الرحمن 19) buyurduğu yaʹnî “Bahreyni salıverdi bir vechle ki birbirine karışıp mültebis olmazlar.” Ve
مَرْجٌ [merc] Gâh olur ki مَرْجٌ [merc]den tahfîf olunup “هَرْجٌ وَمَرْجٌ” derler, fitne ve fesâd maʹnâsına, nitekim gelse gerektir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı