Nevf ~ نَوْفٌ

Kamus-ı Muhit - نوف maddesi

اَلنَّوْفُ [en-nevf] (جَوْفٌ [cevf] vezninde) Yüksek hörgüce denir, senâm-ı ʹâlî maʹnâsına; أَنْوَافٌ [envâf] cemʹidir. Ve nisvânın lahm-ı zâ΄idine denir. Ve lahm-ı zâ΄id-i mezkûrdan hitâncının kestiği pâreye denir. Ve sese, ʹalâ-kavlin sırtlan sesine denir; tekûlu: سَمِعْتُ نَوْفًا أَيْ صَوْتًا أَوْ هُوَ صَوْتُ الضَّبُعِ Ve masdar olur, memeden süt emmek maʹnâsına; yukâlu: نَافَ الصَّبِيُّ مِنَ الثَّدْيِ يَنُوفُ نَوْفًا إِذَا مَصَّ Ve deve yükselip bâlâ-bülend olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَافَ الْبَعِيرُ إِذَا طَالَ وَارْتَفَعَ Ve

نَوْفٌ [Nevf] Hemdân kabîlesinden bir batn adıdır. Ve Nevf b. Faḋâle el-Bikâlî tâbiʹîndendir ki imâm-ı Dımaşḵ idi. Ve

نَوْفٌ [nevf] Bir nesne yükselip etrâfına havâle ve müşrif olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَافَ الشَّيْءُ عَلَيْهِ نَوْفًا إِذَا أَشْرَفَ

Vankulu Lugatı - نوف maddesi

اَلْأَنْوَافُ [el-envâf] (hemzenin fethiyle) Cemʹi. Ve

نَوْفٌ [nevf] Bir nesne uzamağa ve yükselmeğe dahi derler, İbn Dureyd rivâyeti üzere; yukâlu: نَافَ الشَّيْءُ يَنُوفُ إِذَا طَالَ وَارْتَفَعَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı