nevl ~ نَوْلٌ

Kamus-ı Muhit - نول maddesi

Şârih der ki Ferrâ΄ dedi ki mâdde-i mezbûre أَتَى maʹnâsına yaʹnî bir nesnenin vakti gelip çatmak maʹnâsına olan نَوْلٌ [nevl]dendir; ʹArablar “نَالَ لَهُ أَنْ يَفْعَلَ كَذَا نَوْلًا” ve أَلَمْ يَأْنِ لَكَ ve أَلَمْ يَنَلْ لَكَ derler. Ve İbn Mâlik نَوْلُكَ kelimesini mübtedâ ve أَنْ تَفْعَلَ cümlesini haber terkîb edip lâkin مَا كَانَ نَوْلُكَ أَنْ تَفْعَلَ kelâmıyla onu redd eylediler. Ve Câmiʹ şerhinde نَوْلُكَ fiʹl maʹnâsını yaʹnî يَنْبَغِي maʹnâsını mutazammın mübtedâ ve أَنْ تَفْعَلَ fâʹil olup mübtedânın haberi makâmına kâ΄im olmuştur diye mersûmdur. Ve Mufredât-ı Râġib’de نَوَالُ صَلَاحِكَ فِيهِ takdîriyle meşrûhtur. Ve Esâs’ta نَوْلُكَ أَنْ تَفْعَلَ كَذَا بِمَعْنَى حَقُّكَ وَمَا يَنْبَغِي أَنْ تُعْطِيَهُ مِنْ نَفْسِكَ ʹibâretiyle ve Nihâye’de يَنْبَغِي لَكَ وَحَظُّكَ ʹunvânıyla müfesserdir; ve’l-hâsıl bu mâdde fi’l-asl ʹatâ΄ maʹnâsına olup baʹdehu hazz ve nasîb maʹnâsına müstaʹmel olmakla “Burada senin nasîb olan kadar ve şânının muktezâ-yı liyâkati şöyle eylemektir” demek olur. Bu mevkiʹde mesel olmuştur. İntehâ. Ve

نَوْلٌ [nevl] Suyu akan çaya ve dereye denir. Ve gemi ücretine denir ki tahrîfle navlın taʹbîr olunur; yukâlu: لَمْ يُعْطِ نَوْلَ السَّفِينَةِ أَيْ جُعْلَهُ Ve cullâhların sermin dedikleri ağaca denir ki nesc olunan bezi ona sararlar, sermin muharrefi selmen ağacı taʹbîr ederler; cemʹi أَنْوَالٌ [envâl]dir. Ve مِنْوَالٌ [minvâl] dahi bu maʹnâyadır.

Vankulu Lugatı - نول maddesi

اَلنَّوْلُ [en-nevl] (nûn’un fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu. Ve

نَوْلٌ [nevl] İhsân etmek maʹnâsına da gelir; tekûlu: نُلْتُ لَهُ بِالْعَطِيَّةِ أَنُولُ نَوْلًا وَنُلْتُهُ الْعَطِيَّةَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı