اَلْإِفَاقَةُ [el-ifâḵat] (hemzenin kesriyle) Ok gezini kirişe bindirmek maʹnâsınadır; tekûlu: أَفَقْتُ السَّهْمَ إِفَاقَةً إِذَا وَضَعْتَ فُوقَهُ فِي الْوَتَرِ وَتَقُولُ أَوْفَقْتُهُ إِيفَاقًا بِالْقَلْبِ وَأَمَّا أَفْوَقْتُهُ فَنَادِرٌ Ve
إِفَاقَةٌ [ifâḵat] Nâkanın memesinde zikr olunan فِيقَةٌ [fîḵat] birikmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفَاقَتِ النَّاقَةُ إِذَا اجْتَمَعَتِ الْفِيقَةُ فِي ضَرْعِهَا Ve hastaya sıhhat yâhûd hasta sıhhate dönmek yaʹnî sağalmak maʹnâsınadır, ictimâʹ-ı فِيقَةٌ [fîḵat]ten me΄hûzdur; yukâlu: أَفَاقَ الْمَرِيضُ مِنْ مَرَضِهِ إِذَا رَجَعَتِ الصِّحَّةُ إِلَيْهِ أَوْ رَجَعَ إِلَى الصِّحَّةِ Ve kaht ve kılletten sonra zamân ucuzluk, bolluk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقَاقَ الزَّمَانُ إِذَا أَخْصَبَ بَعْدَ جَدْبٍ Ve râhat ve âsâyiş maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: مَا لَهُ إِفَاقَةٌ أَيْ رَاحَةٌ Ve iki sağım beyninde dinlenip ârâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفَاقَ الْحَالِبُ إِذَا أَرَاحَ بَيْنَ الْحَلْبَتَيْنِ
اَلْإِفَاقَةُ [el-ifâḵat] Okun gezin kirişe komak; tekûlu: أَفَقْتُ السَّهْمَ إِذَا وَضَعْتَ فُوقَهُ فِي الْوَتَرِ لِأَرْمِيَ بِهِ وَتَقُولُ أَوْفَقْتُهُ أَيْضًا وَلَا تَقُولُ أَفْوَقْتُهُ وَهُوَ مِنَ النَّوَادِرِ Ve
إِفَاقَةٌ [ifâḵat] Nâkanın iki sağın beyninde memesinde süt cemʹ olmağa dahi derler; yukâlu: أَفَاقَتِ النَّاقَةُ تُفِيقُ إِفَاقَةً إِذَا اجْتَمَعَتِ الْفِيقَةُ فِي ضَرْعِهَا Ve فِيقَةٌ [fîḵat]in tefsîri der-ʹakab zikr olunur, inşâallâhu taʹâlâ.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı