el-ibtihâr ~ اَلْإِبْتِهَارُ

Kamus-ı Muhit - الإبتهار maddesi

اَلْإِبْتِهَارُ [el-ibtihâr] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bir kimse irtikâb etmediği fücûr makûlesi fiʹl-i şenîʹi ettim diye yalandan iddiʹâ eylemek maʹnâsınadır; meselâ filân hatunla hem-bezm-i visâl oldum diye iddiʹâ ve kendi nefsine iftirâ eylemek gibi; yukâlu: إِبْتَهَرَ الرَّجُلُ إِذَا ادَّعَى كَذِبًا وَقَالَ فَجَرْتُ وَلَمْ يَفْجُرْ Kâle’ş-şârih ve minhu şiʹru’l-Kumeyt: “قَبِيحٌ بِمِثْلِيَ نَعْتُ الْفَتَاةِ || إِمَّا ابْتِهَارًا وَإِمَّا ابْتِيَارَا” اَلْإِبْتِهَارُ أَنْ يَقُولَ فَعَلْتُ لِفُلاَنَةٍ وَلَمْ يَفْعَلْ وَالْإِبْتِيَارُ أَنْ يَقُولَ فَعَلْتُ وَقَدْ فَعَلَ Ve

إِبْتِهَارٌ [ibtihâr] Bir adam kendi mürtekib olduğu fiʹl-i kabîhi âher bî-günâh kimseye isnâd ile âlûde kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِبْتَهَرَ فُلاَنًا إِذَا رَمَاهُ بِمَا فِيهِ Ve duʹâyı tazarruʹ ve hulûs ve tezellül üzere eylemek, ʹalâ-kavlin katʹâ hâmûş olmayarak her sâʹat duʹâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِبْتَهَرَ فِي الدُّعَاءِ إِذَا ابْتَهَلَ أَوْ يَدْعُو كُلَّ سَاعَةٍ لاَ يَسْكُتُ Ve bir adam hayâline aldığı nesne üzere uyumak maʹnâsınadır; yukâlu: إِبْتَهَرَ الرَّجُلُ إِذَا نَامَ عَلَى مَا خَيَّلَ Ve bir kimsenin hakkında bezl-i makdûr eylemek maʹnâsınadır, gerek onun nefʹ ve himâyeti ve gerek zarr ve ihâneti zımnında olsun; yukâlu: إِبْتَهَرَ لِفُلاَنٍ وَفِي فُلاَنٍ إِذَا لَمْ يَدَعْ جَهْدًا مِمَّا لَهُ أَوْ عَلَيْهِ Ve bir rûsbî sebebiyle rüsvây olmak maʹnâsınadır; yukâlu: اُبْتُهِرَ بِفُلاَنَةٍ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ إِذَا شُهِرَ بِهَا Ve bir nesne yarısından kırılıp iki pâre olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِبْتَهَرَ السَّيْفُ إِذَا انْكَسَرَ نِصْفَيْنِ

Vankulu Lugatı - الإبتهار maddesi

اَلْإِبْتِهَارُ [el-ibtihâr] Nefes tîz tîz alınıp verilmek.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı