el-icrâr ~ اَلْإِجْرَارُ

Kamus-ı Muhit - الإجرار maddesi

اَلْإِجْرَارُ [el-icrâr] (hemzenin kesriyle) Bu dahi deve yavrusunun anasını emmesin diye dilini şakk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَجَرَّ الْفَصِيلَ إِذَا شَقَّ لِسَانَهُ لِئَلاَّ يَرْتَضِعَ Ve hayvân geviş getirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَجَرَّ الْبَعِيرُ إِذَا أَتَى بِالْجِرَّةِ Ve bir nesneyi bir adama çektirip sürttürmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَجَرَّهُ الرَّسَنَ إِذَا أَسْحَبَهُ Bu münâsebetle emsâldendir ki “أَجَرَّ فُلاَنًا رَسَنَهُ” derler, تَرَكَهُ يَصْنَعُ مَا شَاءَ maʹnâsına, yaʹnî “Filân kimseyi mutlaku’l-ʹinân edip kendi başına terk eyledi, ne işlerse işlesin ipini sürüyerek gezip yürüsün” demektir. Ve

إِجْرَارٌ [icrâr] Medyûna deyn için bir mikdâr mühlet verip vakt-i âhere sürttürmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَجَرَّهُ الدَّيْنَ إِذَا أَخَّرَهُ لَهُ Ve hânende asvât-ı mütetâbiʹa ile tegannî ve sürûd eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir ki kesmeyip peyderpey icrâr eylemekten ʹibârettir; yukâlu: أَجَرَّ فُلاَنٌ أَغَانِيَّهُ إِذَا تَابَعَهَا Kâle fi’l-Esâs أَجَرَّنِي أَغَانِيَّ إِذَا غَنَّاكَ صَوْتًا ثُمَّ أَرْدَفَهُ أَصْوَاتًا مُتَتَابِعَةً Ve mızrak vurduğu adamın üzerinden mızrağı geri çekmeyip sançılmış olarak terkle sürttürmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَجَرَّ فُلاَنًا إِذَا طَعَنَهُ وَتَرَكَ الرُّمْحَ يَجُرُّهُ Gûyâ ki o adama mızrağı kendisi sürttürür oldu. Vanḵulu merhûmun işbu إِجْرَارٌ [icrâr] mâddesi tercemesine çeşm-i insâfla nazar oluna.

Vankulu Lugatı - الإجرار maddesi

اَلْإِجْرَارُ [el-icrâr] (hemzenin kesriyle) Deve yavrusunun dilin yarmaktır emmesin diye. Ve

إِجْرَارٌ [icrâr] Sürümeğe dahi derler; yukâlu: أَجَرَّتِ الرِّمَاحَ إِذَا فَرَّ حَوَامِلُهَا Ve gönderi sançıp geri çekip almağa da derler; yukâlu: أَجَرَّهُ إِذَا طَعَنَهُ وَتَرَكَ الرُّمْحَ فِيهِ يَجُرُّهُ Ve bir kimseyi kendi hâline koyup irhâ-i ʹinân etmeğe dahi derler; yukâlu: أَجْرَرْتُهُ رَسَنَهُ إِذَا تَرَكْتَهُ يَصْنَعُ مَا يَشَاءُ Ve te΄hîr etmeğe dahi derler; yukâlu: أَجْرَرْتُهُ الدَّيْنَ إِذَا أَخَّرْتَهُ لَهُ Ve bir kimseyi kendi savtına uydurmağa dahi derler; yukâlu: أَجَرَّنِي فُلَانٌ أَغَانِي إِذَا تَابَعَها Ve أَغَانِي [eġânî] أُغْنِيَّةٌ [uġniyyet]in cemʹidir, ġayn-ı muʹceme ve yâ-i müşeddede ile savt ve gınâ maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı