el-iczâ΄ ~ اَلْإِجْزَاءُ

Kamus-ı Muhit - الإجزاء maddesi

اَلْإِجْزَاءُ [el-iczâ΄] (hemzenin kesriyle) Bir nesne âherin makâmına kifâyetinden kâsır olmak vechiyle kâ΄im olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَجْزَى كَذَا عَنْ كَذَا أَيْ قَامَ مَقَامَهُ وَلَمْ يَكْفِهِ Ve filân ona filân kimsenin gınâ ve kifâyetini verdi, yaʹnî ona tamâm-ı vechle bedel oldu mevkiʹinde أَجْزَى عَنْهُ مُجْزَى فُلَانٍ وَمُجْزَاتَهُ derler. Ve bu mehmûz da lügattir, niteki hemzede zikr olundu. Ve

إِجْزَاءٌ [iczâ΄] Bıçağa sap geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَجْزَى السِّكِّينَ بِمَعْنَى أَجْزَأَهُ Yaʹnî bu dahi mehmûz da lügattir.

الإِجْزَاءُ [el-iczâ΄] (hemzenin kesriyle) Bir nesne ile kanâʹat ettirmek maʹnâsınadır; tekûlu: أَجْزَأْتُ الإِبِلَ بِالرُّطْبِ عَنِ الْمَاءِ أَيْ أَقْنَعْتُهَا Ve bir nesne kâfî olmakla eşyâ-ı sâ΄ireden müstagnî ve bî-niyâz eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: أَجْزَأْتُ عَنْكَ مَجْزَأَ فُلاَنٍ وَمَجْزَأَتَهُ أَيْ أَغْنَيْتُ عَنْكَ مَغْنَاهُ Yaʹnî “Ben sana filânın gınâsını verdim ki sana o ne gûne kâfî olup sâ΄irden müstagnî eder ise ben dahi sana öylece kâfî olup seni ignâ eyledim.” Ve

إِجْزَاءٌ [iczâ΄] Bıçak makûlesine sap geçirmek maʹnâsınadır; tekûlu: أَجْزَأْتُ الْمِخْصَفَ أَيْ جَعَلْتُ لَهُ جُزْأَةً Ve parmağa hâtem takmak maʹnâsınadır; tekûlu: أَجْزَأْتُ الْخَاتَمَ فِي إِصْبَعِي أَيْ أَدْخَلْتُهُ Ve merʹâda otluk firâvân olmak maʹnâsınadır ki bâʹis-i iktifâ-ı râʹiyedir; yukâlu: أَجْزَأَ الْمَرْعَى إِذَا الْتَفَّ نَبْتُهُ Ve hatun kız doğurmak maʹnâsınadır ki جُزْءٌ [cuz΄] mâddesinde güzerân eyledi; yukâlu أَجْزَأَتِ الْأُمُّ إِذَا وَلَدَتِ الْإِنَاثَ Ve bir nesneye bedel olup ödemek ve yerini tutmak maʹnâsınadır; yukâlu أَجْزَأَتْ شَاةٌ عَنْكَ أَيْ قَضَتْ وَهِيَ لُغَةٌ فِي “جَزَتْ” أَصْلُهُ جَزِيَتْ مِنَ الْمُعْتَلِّ Ve

إِجْزَاءٌ [iczâ΄] Kifâyet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَجْزَأَ الشَّيْءُ إِيَّايَ أَيْ كَفَانِي

Vankulu Lugatı - الإجزاء maddesi

اَلْإِجْزَاءُ [el-iczâ΄] (bi-kesri’l-hemzeti) ve

اَلتَّجْزِئَةُ [et-teczi΄et] (ʹalâ-vezni اَلتَّجْرِبَة [et-tecribet]) Kifâyet ettirmek; yukâlu: أَجْزَأْتُهَا وَجَزَّأْتُهَا Yaʹnî “Deveye ʹalefle kanâʹat verdim.” Ve

إِجْزَاءٌ [iczâ΄] Kazâ maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَجْزَأَتْ عَنْهُ شَاةٌ لُغَةٌ فِي جَزَتْ أَيْ قَضَتْ kifâyet maʹnâsına geldiği gibi; yukâlu: أَجْزَأَنِيَ الشَّيْءُ أَيْ كَفَانِي Ve nisâb vermek maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: أَجْزَأْتُهُ جَعَلْتُ لَهُ نِصَابًا Ve gınâ vermek maʹnâsına da gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı