اَلْإِحْصَانُ [el-iḩṡân] (hemzenin kesriyle) Bir mekânı kalʹa gibi sarp ve menîʹ kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحْصَنَهُ إِذَا جَعَلَهُ حَصِينًا Ve zevc zevcesini nâ-mahremden hıfz ve sıyânet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَحْصَنَ الْبَعْلُ زَوْجَتَهَا إِذَا عَصَمَهَا ve yukâlu: أَحْصَنَ فُلَانًا التَّزَوُّجُ إِذَا عَصَمَهُ Ve hatun kendisi harâmdan sakınmak maʹnâsınadır ki nefsini hıfz etmiş olur; yukâlu: أَحْصَنَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا عَفَّتْ Ve tezevvüc eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَحْصَنَ الرَّجُلُ أَوِ الْمَرْأَةُ إِذَا تَزَوَّجَ
اَلْإِحْصَانُ [el-iḩṡân] (hemzenin kesri ve ḩâ’nın sükûnuyla) Bir kimse evlenmek, tezevvüc maʹnâsına; yukâlu: أَحْصَنَ الرَّجُلُ إِذَا تَزَوَّجَ وُقِرئَ ﴿فَإِذَا أُحْصِنَّ﴾ (النساء، 25) عَلَى مَا لَمْ يُسَمَّ فَاعِلُهُ Ve
إِحْصَانٌ [iḩṡân] ʹAvret mestûre olmağa dahi derler; yukâlu: أَحْصَنَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا عَفَّتْ Ve
إِحْصَانٌ [iḩsân] Zevc zevcesin harâmdan sakınmağa dahi derler; yukâlu: أَحْصَنَهَا زَوْجُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı