el-iḩlâl ~ اَلْإِحْلَالُ

Kamus-ı Muhit - الإحلال maddesi

اَلْإِحْلَالُ [el-iḩlâl] (hemzenin kesriyle) Bir yere kondurmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَلَّهُ الْمَكَانَ وَبِالْمَكَانِ إِذَا جَعَلَهُ يَحُلُّ بِهِ Ve hâcî ihrâmdan çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَلَّ مِنْ إِحْرَامِهِ إِذَا خَرَجَ Ve bir nesneyi helâl kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَلَّهُ اللهُ أَيْ جَعَلَهُ حَلَالًا Ve bir nesneyi vâcib ve lâzım kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَلَّهُ اللهُ عَلَيْهِ أَيْ أَوْجَبَهُ Ve koyunun sütü azalmak, ʹalâ-kavlin memesi kurumakla çayır otlayıp yeniden memesi sütlenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَلَّتِ الشَّاةُ إِذَا قَلَّ لَبَنُهَا أَوْ يَبِسَ فَأَكَلَتِ الرَّبِيعَ فَدَرَّتْ Ve eşhür-i hurumdan çıkıp eşhür-i helâle girmek yâhûd harem-i şerîften حِلٌّ [ḩill]e çıkmak yâhûd der-ʹuhde eylediği ʹahd ve mîsâktan çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَلَّ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي أَشْهُرِ الْحِلِّ أَوْ خَرَجَ إِلَى الْحِلِّ أَوْ مِنْ مِيثَاقٍ كَانَ عَلَيْهِ Ve bir adam kendi nefsine istilzâm-ı ʹukûbet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَلَّ الرَّجُلُ بِنَفْسِهِ إِذَا اسْتَوْجَبَ الْعُقُوبَةَ

Vankulu Lugatı - الإحلال maddesi

اَلْإِحْلَالُ [el-iḩlâl] (hemzenin kesriyle) Kondurmak,إِنْزَالٌ [inzâl]. Ve

إِحْلَالٌ [iḩlâl] Helâl kılmağa dahi derler; tekûlu: أَحْلَلْتُ لَهُ الشَّيْءَ إِذَا جَعَلْتَ لَهُ حَلَالًا Ve

إِحْلَالٌ [iḩlâl] ʹAvreti erine helâl kılmağa dahi derler; yukâlu: أَحْلَلْتُ الْمَرْأَةَ لِزَوْجِهَا Ve

إِحْلَالٌ [iḩlâl] Muhrim ihrâmından çıkmağa dahi derler, حِلٌّ [ḩill] maʹnâsında lügattır. Ve

إِحْلَالٌ [iḩlâl] Haremden حِلٌّ [ḩill]e çıkmağa dahi derler yâhûd ʹahde olan mîsâktan çıkmağa derler. Ve

إِحْلَالٌ [iḩlâl] Şühûr-ı حِلٌّ [ḩill]e dâhil olmağa dahi derler, إِحْرَامٌ [iḩrâm] eşhur-i huruma dâhil olmağa dedikleri gibi. Ve

إِحْلَالٌ [iḩlâl] Koyunun memesine süt nâzil olmağa dahi derler, doğurmaksızın. Ve

إِحْلَالٌ [iḩlâl] Kendi nefsine ʹukûbeti vâcib kılmağa dahi derler; yukâlu: أَحَلَّ بِنَفْسِهِ إِذَا اسْتَوْجَبَ الْعُقُوبَةَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı