اَلْإِحْرَامُ [el-iḩrâm] (hemzenin kesriyle) Ḩarem-i Mekke’ye dâhil olmak yâhûd hetk ve fesh olunmayan hurmete yâhûd şehr-i harâma dâhil olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحْرَمَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي حَرَمِ مَكَّةَ أَوْ فِي حُرْمَةٍ لَا تُهْتَكُ أَوْ فِي الشَّهْرِ الْحَرَامِ Ve bir nesneyi helâl iken harâm kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحْرَمَ الشَّيْءَ إِذَا جَعَلَهُ حَرَامًا Ve hacc için ve ʹumre için ihrâmlanmak maʹnâsınadır ki helâl olan nesne kendisiyle harâm olan aʹmâle girmekten ʹibârettir; yukâlu: أَحْرَمَ الْحَاجُّ وَالْمُعْتَمِرُ إِذَا دَخَلَ فِي عَمَلٍ حَرُمَ عَلَيْهِ بِهِ مَا كَانَ حَلَالًا Ve bir adamı kumarda yenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَحْرَمَ فُلَانًا إِذَا قَمَرَهُ
اَلْإِحْرَامُ [el-iḩrâm] Bir kimseden bir nesneyi menʹ etmek; yukâlu: أَحْرَمَهُ إِذَا مَنَعَهُ إِيَّاهُ Ve
إِحْرَامٌ [iḩrâm] Bir hürmete dâhil olmağa dahi derler ki hetk olunmağa kâbil olmaya; yukâlu: أَحْرَمَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي حُرْمَةٍ لَا تُهْتَكُ Ve
إِحْرَامٌ [iḩrâm] Şehr-i harâma dâhil olmağa dahi derler; yukâlu: أَحْرَمَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي الشَّهْرِ الْحَرَامِ Ve
إِحْرَامٌ [iḩrâm] Hacc için ve ʹumre için ihrâm giymeğe dahi derler. Ve buna إِحْرَامٌ [iḩrâm] dediler, her helâl olan nesne bununla harâm olduğu için, katl-i sayd harâm olduğu gibi ve nisâ harâm olduğu gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı