اَلتَّغْرِيضُ [et-taġrîḋ] Meyve makûlesini tâze iken devşirmek yâhûd tâzesini almak maʹnâsınadır; yukâlu: غَرَّضَ الشَّيْءَ إِذَا اجْتَنَاهُ طَرِيًّا أَوْ أَخَذَهُ كَذَلِكَ Ve tâze ve tarâvetli et yemek maʹnâsınadır; yukâlu: غَرَّضَ الرَّجُلُ إِذَا أَكَلَ اللَّحْمَ الْغَرِيضَ Ve fâkihe yemek maʹnâsınadır; yukâlu: غَرَّضَ الرَّجُلُ إِذَا تَفَكَّهَ Şârih der ki Lisânu’l-ʹArab sâhibi تَفَكُّهٌ [tefekkuh]u فُكَاهَةٌ [fukâhet]ten ahz eylemekle mülâtafa maʹnâsına olur.
اَلتَّغْرِيضُ [et-taġrîḋ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm] meşki doldurmamak; yukâlu: غَرِّضْ فِي سِقَائِكَ أَيْ لَا تَمْلَأْهُ ve yukâlu: فُلَانٌ بَحْرٌ لَا يُغَرَّضٌ أَيْ لَا يُنْزَحُ Ve
غَرْضٌ [ġarḋ] Sütün yağı çıkınca çalkamağa dahi derler; yukâlu: غَرَضَتِ الْمَرْأَةُ سِقَاءَهَا تَغْرِضُ غَرْضًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْضًا إِذَا مَخَضَتْهُ Yaʹnî kaçan ki sütü çalkayıp yağı dâne dâne olup bir kaba döküp onu kavme içirse. Ve
غَرْضٌ [ġarḋ] Oğlağı vaktinden evvel anasından kesmeğe dahi derler; yukâlu: غَرَضْنَا السَّخْلَ أَيْ فَطَمْنَاهُ قَبْلَ إِنَاهُ Ve فِطَامٌ [fiṯâm] memeden kesmeğe ve إِنَا [inâ] hemzenin fethiyle (?) vakte derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı