اَلْخِلِّيفَةُ [el-ḣillîfet] (بِطِّيخَةٌ [biṯṯîḣat] vezninde) ve
اَلْخِلَفْنَةُ [el-ḣilefnet] (ḣâ’nın kesri ve lâm’ın fethiyle) ve
اَلْخِلَفْنَاةُ [el-ḣilefnât] (elif ziyâdesiyle) Dâ΄imâ nâsa muhâlefet eder olan önegü adama denir; yukâlu: رَجُلٌ خِلِّيفَةٌ وَخِلَفْنَةٌ وَخِلَفْنَاةٌ أَيْ كَثِيرُ الْخِلاَفِ Ve iki sîga-i ahîrenin nûn’ları zâ΄iddir, mübâlaga için ziyâde olmuştur. Ve müzekker ve mü΄ennes ve müfred ve cemʹleri müsâvîdir. Ve
خِلَفْنَةٌ [ḣilefnet] ve
خِلَفْنَاةٌ [ḣilefnât] Hilâf-ı şedîd maʹnâsına müstaʹmeldir, niteki خَالِفٌ [ḣâlif] ve خَالِفَةٌ [ḣâlifet] ve خِلْفَةٌ [ḣilfet] ki ḣâ’nın kesri ve zammıyladır, bu maʹnâya müstaʹmellerdir; yukâlu: فِي خَلْقِهِ خِلَفْنَةٌ وَخِلَفْنَاةٌ وَخَالِفٌ وَخَالِفَةٌ وَخِلْفَةٌ أَيْ خِلاَفٌ يَعْنِي شَدِيدٌ
اَلْخِلَفْنَةُ [el-ḣilefnet] (ḣâ’nın kesri ve lâm’ın fethi ve fâ’nın sükûnuyla دِرَفْسَةٌ [direfset] vezni üzere) Bir kimsede ʹinâd ve muhâlefet olmak; yukâlu: فِي خُلُقِ فُلَانٍ خِلَفْنَةٌ أَيْ خِلَافٌ وَالنُّونُ زَائِدَةٌ Ve دِرَفْسَةٌ [direfset] dâl ve sîn-i mühmele ile vefâ ile fermûde olan nâkaya derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı