el-ḣulûd ~ اَلْخُلُودُ

Kamus-ı Muhit - الخلود maddesi

اَلْخُلْدُ [el-ḣuld] ve

اَلْخُلُودُ [el-ḣulûd] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bekâ΄ ve devâm yaʹnî ebedî ve dâ΄imî kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَدَ خُلْدًا وَخُلُودًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا دَامَ وَبَقِيَ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre خُلْدٌ [ḣuld] ve خُلُودٌ [ḣulûd] bir şey΄ tagyîr ve fesâd iʹtirâzından müteberrî ve sâlim olarak hâlet-i asliyyesi üzere bâkî olmak maʹnâsına mevzûʹdur. Bu cihetle tagayyür ve fesâdı pek geç olan nesneyi ʹArablar خُلُودٌ [ḣulûd] ile vasf ederler. Ez-cümle eyyâma خَوَالِدُ [ḣavâlid] ıtlâk ederler, tûl-ı meksi hasebiyle yoksa devâm ve bekâ΄ iʹtibârına mebnî değildir, zîrâ fânîdir; bu münâsebetle devâm ve bekâ΄ maʹnâsına da istiʹmâl ederler. ʹUsâtın خُلُودٌ فِي النَّارِ olmaları tûl-i meks itibârıyladır. Ve

اَلْخُلْدُ [el-ḣuld] Cennete ıtlâk olunur; vasf bi’l-masdardır yâhûd دَارُ الْخُلْدِ te΄vîlindedir; tekûlu: أَدْخَلَنَا اللهُ الْخُلْدَ أَيِ الْجَنَّةَ Ve

خُلْدٌ [ḣuld] Bir nevʹ toygar kuşuna denir. Ve gözsüz sıçana, ʹalâ-kavlin gözsüz bir küçük cânvere denir ki kırlarda yer altında sâkin olur, soğanı ve pırasayı pek sevmekle deliği ağızına vazʹ ederler, râyihasını aldıkta çıkıp sayd ederler. Ve bunda ḣâ’nın fethiyle de lügattir.

Vankulu Lugatı - الخلود maddesi

اَلْخُلُودُ [el-ḣulûd] (zammeteynle) Dâ΄im olmak; tekûlu: خَلَدَ الرَّجُلُ يَخْلُدُ خُلُودًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı