اَلرَّبَاعِي [er-rebâʹî] (ثَمَانِي [šamp;emânî] vezninde) رَبَاعِيَةٌ [rebâʹiyet] dişlerini bırakmış hayvâna denir; yukâlu: هُوَ رَبَاعٌ إِذَا أَلْقَى رَبَاعِيَتَهُ Ve bu رَبَاعِي [rebâʹî]den mankûs olmakla hâlet-i refʹinde ve cerrinde رَبَاعٍ [rebâʹin] dersin, ثَمَانٍ [šamp;emânin] gibi. Ve hâlet-i nasbında yâ-yı mukaddereyi isbâtla itmâm edersin; tekûlu: رَكِبْتُ بِرْذَوْنًا رَبَاعِيًا وَجَمَلٌ وَفَرَسٌ رَبَاعٍ وَحَمَلَتْهُ عَلَى رَبَاعٍ Ve bunun ثَمَانٍ [šamp;emânin] ve يَمَانٍ [yemânin] ve سَنَاحٍ [senâḩin] ve جَوَارٍ [cevârin] kelimelerinden gayrı nazîri yoktur. Cemʹi رُبْعٌ [rubʹ] gelir râ’nın zammıyla ve رُبُعٌ [rubuʹ] gelir zammeteynle ve رِبَاعٌ [ribâʹ] gelir râ’nın kesriyle ve رِبْعَانٌ [ribʹân] gelir, غَزَالٌ [ġazâl] ve غِزْلاَنٌ [ġizlân] gibi ve رُبَعٌ [rubaʹ]gelir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ve أَرْبَاعٌ [erbâʹ] gelir ve رَبَاعِيَاتٌ [rebâʹiyât] gelir râ’nın fethiyle; mü΄ennesi رَبَاعِيَةٌ [rebâʹiyet]tir. Ve koyun kısmı dördüncü yaşına ve sığır ve bütün tırnaklı beşinciye ve deve yedinciye girdikte رَبَاعِي [rebâʹî] ve رَبَاعِيَةٌ [rebâʹiyet] denir, zîrâ evvel dişleri vakt-i mezbûrda ilkâ ederler.
اَلرَّبَاعِي [er-rebâʹî] (râ’nın fethi ve yâ’nın âhirinde tahfîfiyle) رَبَاعِيَةٌ [rebâʹiyet] dedikleri dişin bırakan davar. Hâlet-i refʹinde ve cerrinde رَبَاعٍ dersin ثَمَانٍ gibi ve kaçan mansûb etsen yâ’yı isbât edersin; tekûlu: رَكِبْتُ بِرْذَوْنًا رَبَاعِيًا Ve بِرْذَوْنٌ [birževn] bâ-i muvahhadenin kesri ve žâl-ı muʹcemenin fethiyle beygir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı