اَلْإِقْصَادُ [el-iḵṡâd] (hemzenin kesriyle) Atılan ok dokunduğu şahsı hemân kımıldatmayıp yerinde helâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْصَدَ السَّهْمُ إِذَا أَصَابَ فَقَتَلَ مَكَانَهُ Ve fi’l-Esâs: أَقْصَدَهُ السَّهْمُ Ve
إِقْصَادٌ [iḵṡâd] Bir kimseyi mızrakla bilâ-hata΄in vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْصَدَهُ فُلاَنًا إِذَا طَعَنَهُ فَلَمْ يُخْطِئْهُ Ve yılan bir kimseyi soktuğu gibi defʹî helâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْصَدَتْهُ الْحَيَّةُ إِذَا لَدَغَتْهُ فَقَتَلَتْهُ
اَلْإِقْصَادُ [el-iḵṡâd] (hemzenin kesriyle) Bir kimseye ok erişip fevrî o mekânda katl etmek; tekûlu: أَقْصَدَ السَّهْمُ إِذَا أَصَابَ فَقَتَلَ مَكَانَهُ وَأَقْصَدَتْهُ حَيَّةٌ فَقَتَلَتْهُ Ve
إِقْصَادٌ [iḵṡâd] Rıfk etmeğe dahi derler; yukâlu: “أَقْصِدْ فِي مَشْيِكَ وَأَقْصِدْ بِذَرْعِكَ” Yaʹnî “Yürümekte rıfk eyle ve nefsine rıfk üzere ola.” Ve ذَرْعٌ [žerʹ] žâl-ı muʹcemenin fethiyle ve ʹayn-ı mühmele ile aslında tâkat maʹnâsınadır, ammâ bu makâmda murâd nefstir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı