Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre kelîd-i Fârisî muʹarrebidir. Cemʹi gayr-i kıyâs üzere مَقَالِيدُ [meḵâlîd] gelir, مَلاَئِحُ [melâ΄iḩ] ve مَحَاسِنُ [meḩâsin] ve مَشَابِهُ [meşâbih] ve مَذَاكِيرُ [mežâkîr] gibi; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿لَهُ مَقَالِيدُ السَّمَوَاتِ﴾، الآية Lâkin burada مِقْلاَدٌ [miḵlâd] ve مِقْلَدٌ [miḵled] dahi anahtara denmek üzere lügat-ı mahsûsa olarak sebt eylemekle مَقَالِيدُ [meḵâlîd] مِقْلاَدٌ [miḵlâd]ın cemʹi olmak üzere resm eylemiştir, niteki ekser-i müfessirîn ona zâhiblerdir. Ve mütercim der ki nefâyistendir ki âyet-i mezkûrede mekâlîd-i semavât u arzdan murâd hazâ΄inleridir, hayr ve feyâzadan ʹibârettir. Beyḋâvî’de mersûm olduğu üzere Hazret-i ʹOšamp;mân radıyallâhu ʹanhu, Mefhar-ı enâm ʹaleyhi’s-salâtu ve’s-selâm hazretlerine mekâlîd-i mezkûreden su΄âl eylediklerinde “لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ وَسُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ وَأَسْتَغْفِرُ اللهَ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ” kelimeleridir diye cevâb eylediler. Yaʹnî ona müdâvemet eden semavât ve arzının hayr ve feyzine mazhar olur buyurdular. İntehâ. Ve
إِقْلِيدٌ [iḵlîd] Hurmâ sepetinin ağızını sarıp bağladıkları şeride denir. Ve tunçtan düzülmüş tele denir ki devenin burnuna geçirdikleri burunsalığa geçirip ucunu yularına bend ederler ve gâhca küpe halkasına dahi bend ederler. Ve
إِقْلِيدٌ [iḵlîd] Gerdane denir, عُنُقٌ [ʹunuḵ] maʹnâsına. Cemʹi أَقْلاَدٌ [aḵlâd] gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı