iḵnâ΄ ~ إِقْنَاءٌ

Kamus-ı Muhit - إقناء maddesi

اَلتَّقْنِيَةُ [et-taḵniyet] (تَفْعِلَةٌ [tefʹilet] vezninde) ve

اَلْإِقْنَاءُ [el-iḵnâ΄] (hemzenin kesriyle) Râzî ve hoşnûd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَنَّاهُ اللهُ وَأَقْنَاهُ أَيْ أَرْضَاهُ Ve

إِقْنَاءٌ [iḵnâ΄] Sayd sayyâdın tüleğine gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْنَاهُ الصَّيْدُ وَأَقْنَى لَهُ إِذَا أَمْكَنَهُ

Vankulu Lugatı - إقناء maddesi

اَلْإِقْنَاءُ [el-iḵnâ΄] (hemzenin kesri ve ḵâf’ın sükûnu ve elifin meddiyle) Ganî kılmak; yukâlu: أَقْنَاهُ اللهُ أَيْ أَعْطَاهُ مَا يَقْتَنِي مِنْ الْقُنْيَةِ وَالنَّشَبِ Ve قُنْيَةٌ [ḵunyet]in tefsîri el-ân mürûr etti. Ve نَشَبٌ [neşeb] nûn’un ve şîn’in fethiyle mâla derler. Ve

إِقْنَاءٌ [iḵnâ΄] Râzî kılmağa dahi derler; yukâlu: أَقْنَاهُ إِذَا أَرْضَاهُ Ebû Zeyd eyitti: ʹArab tâ΄ifesinin kelâmındandır bu ki “مَنْ أُعْطِيَ مِائَةً مِنَ الْمَعْزِ فَقَدْ أُعْطِيَ الْقِنَى وَمَنْ أُعْطِيَ مِائَةً مِنَ الضَّأْنِ فَقَدْ أُعْطِيَ الْغِنَى وَمَنْ أُعْطِيَ مِائَةً مِنَ الْإِبِلِ فَقَدْ أُعْطِيَ الْمُنَى” derler. Ve مَعْزٌ [maʹz] keçi maʹnâsına.Ve مُنَى [munâ] mîm’in zammı ve elifin kasrıyla مَنِيَّةٌ [meniyyet]in cemʹidir, maksûdlar maʹnâsına. Ve

إِقْنَاءٌ [iḵnâ΄] Bir kimseye üns tutunacak ve eğlenecek nesne vermeğe dahi derler; yukâlu: أَغْنَاهُ اللهُ وَأَقْنَاهُ أَيْ أَعْطَاهُ مَا يَسْكُنُ إِلَيْهِ



Kamus Muhit ve Vankulu Ara

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı