اَلْإِقْتِضَابُ [el-iḵtiḋâb] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bu dahi kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِقْتَضَبَهُ بِمَعْنَى قَضَبَهُMiṡbâḩ’ın beyânına göre إِقْتِضَابٌ [iḵtiḋâb] إِقْتِطَاعٌ [iḵtiṯâʹ] maʹnâsınadır ki nesneyi kendi nefsi için kesinmekten ʹibârettir. Ve
إِقْتِضَابٌ [iḵtiḋâb] Henüz muʹallem olmayan tor ve ʹacemî nâkaya binmek maʹnâsınadır, قَضْبٌ [ḵaḋb] gibi; yukâlu: إِقْتَضَبَ النَّاقَةَ بِمَعْنَى قَضَبَهَاEsâs’ın beyânına göre bu maʹnâda mecâzdır, zâhiren çubuk ile taʹlîm olunduğuna mebnîdir, tor tay gibi yâhûd sürüden henüz ayırıp rükûb eylediği mülâhazasıyladır ve ümmehât-ı sâ΄irede nâkaya tahsîs olunmamıştır. Ve Esâs’ta إِقْتِضَابٌ [iḵtiḋâb] إِرْتِجَالٌ [irticâl] maʹnâsına da müstaʹmel olmak üzere mersûmdur ki tefekkür ve mülâhaza eylemeksizin bi’l-bedâhe söz söylemekten ʹibârettir; yukâlu: إِقْتَضَبَ الْكَلاَمَ أَيِ ارْتَجَلَهُ Darbe-i vâhide ile katʹ-ı قَضِيبٌ [ḵaḋîb] maʹnâsı ʹalâkasına mebnîdir. Ve ebhur-i ʹarûziyyeden bahr-i muktadab dahi bundan me΄hûzdur, bahr-i münserihten munkatıʹ olduğu için ıtlâk olunmuştur. Ve إِقْتِضَابٌ [iḵtiḋâb]-ı bedî΄î dahi bundan me΄hûzdur ki şâʹir kasîdesinden teşbîhi katʹ edip maksûda yaʹnî memdûhun medhine intikâl eylemekten ʹibârettir. Ve hüsn-i tahallüs ile olan intikâl ufak ve eltaf olur. Ve mü΄ellifînin أَمَّا بَعْدُ kelimesine إِقْتِضَابٌ [iḵtiḋâb] ıtlâkı hamdeleden inkıtâʹına mebnîdir.
اَلْإِقْتِضَابُ [el-iḵtiḋâb] (hemzenin kesriyle ve ḵâf’ın sükûnuyla) Kezâlik kesmek maʹnâsına; yukâlu: إِقْتَضَبَهُ أَيْ قَطَعَهُ مِنَ الشَّيْءِ Ve
إِقْتِضَابُ كَلَامٍ [iḵtiḋâbu kelâm] Kelâmı bedîheten söylemektir; yukâlu: هَذَا شَعْرٌ مُقْتَضَبٌ وَكِتَابٌ مُقْتَضَبٌ Yaʹnî bedîheten denilmiş şiʹrdir ve bedîheten denilmiş kitâbdır. Ve
إِقْتِضَابٌ [iḵtiḋâb] Baş bilmeyen nâkaya binmek; yukâlu: إِقْتَضَبْتُ النَّاقَةَ أَيْ رَكِبْتُهَا قَبْلَ أَنْ تُرَاضَ Ve رِيَاضٌ [riyâḋ] râ’nın kesriyle ve ḋâd-ı muʹceme ile davar baş bilmektir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı