el-işbâb ~ اَلْإِشْبَابُ

Kamus-ı Muhit - الإشباب maddesi

اَلْإِشْبَابُ [el-işbâb] (hemzenin kesriyle) Bir kimsenin veledi yetişip civân olmak yaʹnî yiğit ve civân evlâd yetiştirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَبَّ الرَّجُلُ إِذَا شَبَّ وَلَدُهُ Ve takdîr ve teysîr ve tehyi΄e maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: أُشِبَّ لَهُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ أَيْ أُتِيحَ كَمَا يُقَالُ شُبَّ لَهُ مِنَ الثُّلاَثِيِّ عَلَى الْمَجْهُولِ أَيْضًا Ümmehât-ı sâ΄ireden münfehim olduğu üzere burada sakta-i kalem-i nâsih vardır. Asl nüsha ve أُشِبَّ أَيْ رَفَعَ وَزِيدَ ʹibâresiyle olmaktır ki yine sîga-i mechûl üzeredir, yaʹnî إِشْبَابٌ [işbâb] bir nesne ziyâdelenip rifʹat bulmak maʹnâsına da müstaʹmeldir. Hattâ mü΄ellifin كَشُبَّ بِالضَّمِّ فِيهِمَا kavlinde فِيهِمَا ʹunvânı sakta-i mezkûreye karînedir. Ve

إِشْبَابٌ [işbâb] Atı oynatıp cilve ve neşâta getirmek maʹnâsınadır, tekûlu: أَشْبَبْتُ الْفَرَسَ أَيْ هَيَّجْتُهُ Ve sığır yaşını bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَبَّ الثَّوْرُ إِذَا أَسَنَّ

Vankulu Lugatı - الإشباب maddesi

اَلْإِشْبَابُ [el-işbâb] Yiğit kılmak; yukâlu: أَشَبَّهُ اللهُ وَأَشَبَّ اللهُ قَرْنَهُ بِمَعْنًى وَالْقَرْنُ زِيَادَةٌ فِي الْكَلَامِ Yaʹnî قَرْنٌ [ḵarn] lafzı zâ΄iddir kelâmda, gûyâ ki ʹArablar شَابَّ قَرْنَاهُ dedikleri kavllerine mukâbeleten zikr olunmadır. Ve bir kimse yiğit oğullar yetiştirmeğe dahi إِشْبَابٌ [işbâb] derler; yukâlu: أَشَبَّ الرَّجُلُ بَنِينَ إِذَا شَبَّ أَوْلَادُهُ Ve

إِشْبَابٌ [işbâb] Takdîr etmeğe dahi derler; yukâlu: أَشَبَّ لِي كَذَا أَيْ قَدَّرَ Ve atı oynatıp neşâta ve sürûra getirmek. Ve yaban sığırının dişleri nihâyet bulup kemâlin bulmağa dahi derler; yukâlu: أَشَبَّ الثَّوْرُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı