اَلْإِشْعَاعُ [el-işʹâʹ] (hemzenin kesriyle) Bu dahi dağıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَعَّهُ إِذَا فَرَّقَهُ Ve ekin sünbülesi kılçık çıkarmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَعَّ الزَّرْعُ إِذَا أَخْرَجَ شَعَاعَهُ Ve sünbülenin dâneleri özlenip kuvvetlenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَعَّ السُّنْبُلُ إِذَا اكْتَنَزَ حَبُّهُ Ve güneş âfâk ve etrâfa neşr-i pertev eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَعَّتِ الشَّمْسُ إِذَا نَشَرَتْ شُعَاعَهَا
اَلْإِشْعَاعُ [el-işʹâʹ] (hemzenin kesriyle) Günün ziyâlarının dağılması; yukâlu: أَشَعَّتِ الشَّمْسُ إِذَا نَشَرَتْ شُعَاعَهَا Ve minhu hadîsu leyleti’l-kadr: “إِنَّ الشَّمْسَ تَطْلُعُ مِنْ غَدِ يَوْمِهَا لَا شُعَاعَ لَهَا” Ve
إِشْعَاعٌ [işʹâʹ] Ekin kılçığın izhâr etmeğe dahi derler; yukâlu: أَشَعَّ الزَّرْعُ إِذَا أَخْرَجَ شُعَاعَهُ Ve
إِشْعَاعٌ [işʹâʹ] Deve bevlini dağıtmağa dahi derler; yukâlu: أَشَعَّ الْبَعِيرُ بَوْلَهُ إِذَا فَرَّقَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı