اَلْإِعْصَافُ [el-iʹṡâf] (hemzenin kesriyle) Ekin henüz dâne bağlamayıp gök ve tâze yapraklanmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْصَفَ الزَّرْعُ إِذَا صَارَ عَصْفًا Ve yel katılanıp şiddetle esmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْصَفَتِ الرِّيحُ إِذَا اشْتَدَّتْ Ve bir kavmi istîsâl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْصَفَتْ بِهِمُ الْحَرْبُ بِمَعْنَى عَصَفَتْ بِهِمْ Ve helâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْصَفَ الرَّجُلُ إِذَا هَلَكَ Ve yel gibi sürʹatle geçip gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْصَفَ الْفَرَسُ إِذَا مَرَّ سَرِيعًا Ve deve suya hırsından kuyunun çevresini fırıl fırıl dönerek ayaklarıyla toprak tozutmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْصَفَتِ الْإِبِلُ إِذَا اسْتَدَارَتْ حَوْلَ الْبِئْرِ حِرْصًا عَلَى الْمَاءِ وَهِيَ تُثِيرُ التُّرَابَ
اَلْإِعْصَافُ [el-iʹṡâf] (hemzenin kesriyle) Ekin zuhûr edip kendin göstermek; yukâlu: أَعْصَفَ الزَّرْعُ Ve
إِعْصَافٌ [iʹṡâf] Yel katı esmeğe dahi derler; yukâlu: أَعْصَفَتِ الرِّيحُ Ve at sürʹatle seyr etmeğe de derler; yukâlu: أَعْصَفَ الْفَرَسُ إِذَا مَرَّ مَرًّا سَرِيعًا وَهُوَ لُغَةٌ فِي أَخْصَفَ Ve
إِعْصَافٌ [iʹṡâf] Helâk olmağa dahi derler; yukâlu: أَعْصَفَ الرَّجُلُ إِذَا هَلَكَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı