el-iʹḵâḵ ~ اَلْإِعْقَاقُ

Kamus-ı Muhit - الإعقاق maddesi

اَلْإِعْقَاقُ [el-iʹḵâḵ] (hemzenin kesriyle) Hurmâ ağacının ve üzüm asmasının diplerinden zevâ΄id filizler sürüp çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعَقَّتِ النَّخْلَةُ أَوِ الْكَرْمَةُ إِذَا أَخْرَجَتَا الْعِقَّانَ Ve bir nesneyi acı kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعَقَّهُ إِذَا أَمَرَّهُ Ve kısrak gebe kalmak maʹnâsınadır. Mü΄ellif bunu tekrâr eylemiştir; yukâlu: أَعَقَّتِ الْفَرَسُ إِذَا حَمَلَتْ Bu kıyâs üzere gebe kısrağa مُعِقٌّ demek lâzım idi, lâkin gayr-i kıyâs üzere عَقُوقٌ [ʹaḵûḵ] ıtlâk olundu. Ve bu nevâdirdendir yâhûd lügat-ı rediyyede مُعِقٌّ [muʹiḵḵ] dahi ıtlâk olunmuştur.

Vankulu Lugatı - الإعقاق maddesi

اَلْإِعْقَاقُ [el-iʹḵâḵ] (hemzenin kesriyle) عُقُوقٌ [ʹuḵûḵ] işlemek; yukâlu: أَعَقَّ فُلَانٌ إِذَا جَاءَ بِالْعُقُوقِ Ve

إِعْقَاقٌ [iʹḵâḵ] At hâmile olmağa dahi derler; yukâlu: أَعَقَّتِ الْفَرَسُ إِذَا حَمَلَتْ Ve

إِعْقَاقٌ [iʹḵâḵ] Acı etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَعَقَّهُ اللهُ أَيْ أَمَرَهُ مِثْلُ أَقَعَّهُ Ve

إِعْقَاقٌ [iʹḵâḵ] Ağacın dibinden zevâ΄id şâhlar çıkmağa derler; yukâlu: أَعَقَّتِ النَّخْلَةُ وَالْكَرْمَةُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı