el-iʹṡâr ~ اَلْإِعْصَارُ

Kamus-ı Muhit - الإعصار maddesi

اَلْإِعْصَارُ [el-iʹṡâr] (hemzenin kesriyle) İkindi vaktine girmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْصَرَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي الْعَصْرِ Ve kız kısmı yetişip gelinlik olmak ʹalâ-kavlin yeni bâliga olup hayz görmek yâhûd yirmi yaşına doğru varmak yâhûd hatun doğurmak yâhûd hayz vaktinde hânesinde kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْصَرَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا بَلَغَتْ شَبَابَهَا وَأَدْرَكَتْ أَوْ دَخَلَتْ فِي الْحَيْضِ أَوْ رَاهَقَتِ الْعِشْرِينَ أَوْ وَلَدَتْ أَوْ حُبِسَتْ فِي الْبَيْتِ سَاعَةَ طَمِثَتْ Ve

إِعْصَارٌ [iʹṡâr] Yağmura uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: إِنَّ الْقَوْمَ أُعْصِرُوا عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا أُمْطِرُوا Ve

إِعْصَارٌ [iʹṡâr] Şol yele denir ki şiddetinden sehâb tozutup götürür ola, ʹalâ-kavlin âteşi yaʹnî sâʹikâsı ola yâhûd yerden direk gibi havâya kalka ki kasırga taʹbîr olunur yâhûd gubâr-ı şedîdi olan yele denir. Şârih der ki masdar ile müsemmâdır, gûyâ ki sehâbı yâhûd gubârı عَصْرٌ [ʹaṡr] eder. Ve إِعْصَارٌ [iʹṡâr] müzekkerdir.

Vankulu Lugatı - الإعصار maddesi

اَلْإِعْصَارُ [el-iʹṡâr] (hemzenin kesri ve ʹayn’ın sükûnuyla) Sıkmak. Ve bulut yağmağa karîb olmak. Ve

إِعْصَارٌ [iʹṡâr] Şol yele derler ki tozu sarıp yerden göğe direk gibi kılar. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿فَأَصَابَهَا إِعْصَارٌ فِيهِ نَارٌ﴾ (البقرة 266) Baʹzılar eyitti: Bu şol yeldir ki raʹd ve berk sâhibi olan bulutu sürer götürür ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı