اَلْإِعْفَاءُ [el-iʹfâ΄] (hemzenin kesriyle) Bir adamı bir husûstan berî΄ ve muʹâf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْفَاهُ عَنِ الْأَمْرِ إِذَا بَرَّأَهُ Ve devenin tüyünü kırkmayıp çoğaltmakla çak sağrısını bürüyüp örttürmek maʹnâsınadır; tekûlu: أَعْفَيْتُ شَعْرَ الْجَمَلِ إِذَا كَثَّرْتَهُ فَطَالَ وَغَطَّى دُبُرَهُ Ve nafakadan zâ΄id olan mâlı muhtâclara bezl ve infâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْفَى الرَّجُلُ إِذَا أَنْفَقَ الْعَفْوَ مِنْ مَالِهِ أَيِ الْفَضْلَةَ Ve bir nesneyi çoğaltmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْفَى اللِّحْيَةَ إِذَا وَفَّرَهُ Ve bir adamı sıhhat ve ʹâfiyette kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْفَاهُ بِمَعْنَى عَافَاهُ Ke-mâ se-yuzkeru.
اَلْإِعْفَاءُ [el-iʹfâ΄] (hemzenin kesri ve elifin meddiyle) Bir nesneyi terk etmek; tekûlu: أَعْفِنِي مِنَ الْخُرُوجِ مَعَكَ أَيْ دَعْنِي مِنْهُ Ve
إِعْفَاءٌ [iʹfâ΄] ʹÂfiyet vermeğe dahi derler, ʹalâ-mâ se-yecî΄u. Ve
إِعْفَاءٌ [iʹfâ΄] Bir nesneyi çok etmek maʹnâsına dahi gelir; tekûlu: عَفَوْتُهُ أَنَا وَأَعْفَيْتُهُ إِذَا كَثَّرْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı