اَلْإِهْدَافُ [el-ihdâf] (hemzenin kesriyle) Bir nesneye gelip çatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَهْدَفَ لِلْخَمْسِينَ إِذَا قَارَبَهَا Ve bir nesne üzere çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَهْدَفَ عَلَى التَّلِّ إِذَا أَشْرَفَ عَلَيْهِ Ve sığınmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَهْدَفَ إِلَيْهِ إِذَا لَجَأَ Ve bir şey΄e bir nesne ʹârız olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَهْدَفَ لَهُ الشَّيْءُ إِذَا عَرَضَ لَهُ Ve bir nesneye varıp çatmak, ʹalâ-kavlin karşısına varıp dikilip durmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَهْدَفَ مِنْهُ إِذَا دَنَا أَوِ انْتَصَبَ وَاسْتَقْبَلَ Ve hayvânın ve insânın sağrısı hedef tarzında büyüyüp irilenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَهْدَفَ الْكَفَلُ إِذَا عَظُمَ حَتَّى صَارَ كَالْهَدَفِ
اَلْإِهْدَافُ [el-ihdâf] (hemzenin kesriyle) Tepe üzerine çıkmak; yukâlu: أَهْدَفَ عَلَى التَّلِّ إِذَا أَشْرَفَ Ve تَلٌّ [tell] tâ-i müsennâtın fethiyle küçük tepeye derler. Ve
إِهْدَافٌ [ihdâf] Sığınmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَهْدَفَ إِلَيْهِ إِذَا لَجَأَ Ve
إِهْدَافٌ [ihdâf] Bir nesne bir kimseye müteʹayyin olmağa dahi derler; yukâlu: أَهْدَفَ لَكَ الشَّيْءُ إِذَا انْتَصَبَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı