اَلْإِهْتِزَازُ [el-ihtizâz] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) ve
اَلتَّهَزُّزُ [et-tehezzuz] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Mutâviʹdir, deprenmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَزَّزَهُ فَاهْتَزَّ وَتَهَزَّزَ أَيْ حَرَّكَهُ فَتَحَرَّكَ Ve
إِهْتِزَازٌ [ihtizâz] Ferah ve meserretten şevk ve cünbüşe gelmek maʹnâsınadır; ve minhu’l-hadîsu: ḣإِهْتَزَّ عَرْشُ الرَّحْمَنِ لِمَوْتِ سَعْدٍḢ أَيِ ارْتَاحَ بِرُوحِهِ وَاسْتَبْشَرَ لِكَرَامَتِهِ عَلَى رَبِّهِ Saʹd’dan murâd Seyyidü’l-Enṡâr Saʹd b. Muʹâž’dır, radıyallâhu ʹanhu.
اَلْإِهْتِزَازُ [el-ihtizâz] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Müteharrik olmak; tekûlu: هَزَزْتُ الشَّيْءَ فَاهْتَزَّ إِذَا حَرَّكْتَهُ فَتَحَرَّكَ Ve
إِهْتِزَازٌ [ihtizâz] Yıldız düşerken hareket etmeğe de derler; yukâlu: إِهْتَزَّ الْكَوْكَبُ فِي انْقِضَاضِهِ Ve
إِهْتِزَازٌ [ihtizâž] ʹAskerin gürüldemesine ve gavgâ ve galebe etmesine de derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı