Kamus-ı Muhit - التعيين maddesi

اَلتَّعْيِينُ [et-taʹyîn] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ʹAyn harfi yazmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَيَّنَ الْعَيْنَ إِذَا كَتَبَهَا Ve bir metâʹı عِينَةٌ [ʹînet] vechiyle yaʹnî veresiye almak yâhûd satmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَيَّنَ الرَّجُلُ إِذَا أَخَذَ بِالْعِينَةِ أَوْ أَعْطَى بِهَا Ke-mâ se-yuzkeru. Ve ağaç tâzelenip çiçekleri açmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَيَّنَ الشَّجَرُ إِذَا نَضِرَ وَنَوَّرَ Ve tâcir mâlını bir adama عِينَةٌ [ʹînet] vechiyle satmak maʹnâsınadır ki metâʹını o adama ecel-i maʹlûm vaʹdesiyle bir pahaya satıp baʹdehu ondan metâʹ-ı mezbûru fi’l-hâl nâkıs pahaya iştirâ eylemekten ʹibârettir ki o adamı ziyâdeye medyûn eder; yukâlu: عَيَّنَ التَّاجِرُ إِذَا بَاعَ سِلْعَتَهُ بِثَمَنٍ إِلَى أَجَلٍ ثُمَّ اشْتَرَاهَا مِنْهُ بِأَقَلَّ مِنْ ذَلِكَ الثَّمَنِ Ve miyânede cenk peydâ eylemek maʹnâsınadır ki izhâr-ı harb etmiş olur; yukâlu: عَيَّنَ الْحَرْبَ بَيْنَنَا إِذَا أَدَارَهَا Ve inci delmek maʹnâsınadır ki inciye göz etmiş olur; yukâlu: عَيَّنَ اللُّؤْلُؤَةَ إِذَا ثَقَبَهَا Ve bir adamın mesâlib ve maʹâyibini yüzüne karşı söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَيَّنَ فُلَانًا إِذَا أَخْبَرَهُ بِمَسَاوِيهِ فِي وَجْهِهِ Ve kırbanın dikiş yerleri tutulup su tereşşüh eylemesin için içine su komak maʹnâsınadır; yukâlu: عَيَّنَ الْقِرْبَةَ إِذَا صَبَّ فِيهَا الْمَاءَ لِتَنْسَدَّ عُيُونُ الْخُرَزِ Burada تَفْعِيلٌ [tefʹîl] izâle içindir.

Vankulu Lugatı - التعيين maddesi

اَلتَّعْيِينُ [et-taʹyîn] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Birkaç nesnenin içinden birin tahsîs etmek. Ve

تَعْيِينٌ [taʹyîn] Kırbanın içine su dökmeğe dahi derler, gözleri tutulsun diye; tekûlu: عَيَّنْتُ الْقِرْبَةَ إِذَا صَبَبْتَ فِيهَا مَاءً لِيَنْتَفِخَ عُيُونُ الْخُرَزِ فَتَنْسَدَّ Ve

تَعْيِينٌ [taʹyîn] İnci delmeğe dahi derler; tekûlu: عَيَّنْتُ اللُّؤْلُؤَةَ إِذَا ثَقَبْتُهَا Ve

تَعْيِينٌ [taʹyîn] Bir kimsenin yaramazlığın yüzüne karşı söylemeğe dahi derler; tekûlu: عَيَّنْتُ فُلَانًا إِذَا أَخْبَرْتَ بِمَسَاوِيهِ فِي وَجْهِهِ