اَلْعَبَدَةُ [el-ʹabedet] (fetehâtla) Zor ve kuvvet maʹnâsınadır; yukâlu: بِهِ عَبَدَةٌ أَيْ قُوَّةٌ Ve semizlik, سِمَنٌ [simen] maʹnâsınadır; yukâlu: نَاقَةٌ ذَاتُ عَبَدَةٍ أَيْ قُوَّةٍ وَسِمَنٍ Ve devâm ve bekâ΄ maʹnâsınadır; yukâlu: مَا لَهُ عَبَدَةٌ أَيْ بَقَاءٌ Ve tîb ezdikleri somaki taşa denir. Ve
عَبَدَةٌ [ʹabedet] ʹÂr ve hamiyyet maʹnâsınadır; yukâlu: أَخَذَتْهُ عَبَدَةٌ أَيْ أَنَفَةٌ
اَلْعَبَدَةُ [el-ʹabedet] (kezâlik fethateynle) İsmdir, أَنْفَةٌ [enfet] gibi; yukâlu: عَبِدَ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيْ أَنِفَ Ve أَنَفٌ [enef] gazab etmek Ebû ʹAmr eyitti: Bârî taʹâlânın: ﴿فَأَنَا أَوَّلُ الْعَابِدِينَ﴾ (الزخرف 81) kavlinde “عَابِدِينَ” gazab ediciler maʹnâsınadır. Ve
عَبَدٌ [ʹabed] Semizlik ve kuvvet maʹnâsına da gelir; yukâlu: نَاقَةٌ ذَاتُ عَبَدَةٍ أَيْ ذَاتُ قُوَّةٍ وَسِمَنٍ ve مَا لِثَوْبِكَ عَبَدَةٌ أَيْ قُوَّةٌ Ve
عَبْدَةُ بْنُ الطَّبِيبِ [ʹAbdet b. eṯ-Ṯabîb] (bâ’nın sükûnuyla) ve
عَلْقَمَةُ بْنُ عَبَدَةَ [ʹAlḵamet b. ʹAbedet] (bâ’nın ve ʹayn’ın fethiyle)
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı