el-ʹutrûf ~ اَلْعُتْرُوفُ

Kamus-ı Muhit - العتروف maddesi

اَلْعِتْرِيفُ [el-ʹitrîf] (tâ-yı fevkıyye ile زِنْبِيلٌ [zinbîl] vezninde) ve

اَلْعُتْرُوفُ [el-ʹutrûf] (عُصْفُورٌ [ʹuṡfûr] vezninde) Şol şahsa denir ki habîs ve fâcir ve cerî΄ ve bî-bâk ve her şey΄e mütedâhil ve zâlim ve bed-nefs ve dürüşt-mizâc ola; yukâlu: رَجُلٌ عِتْرِيفٌ وَعُتْرُوفٌ أَيْ خَبِيثٌ فَاجِرٌ جَرِيءٌ مَاضٍ غَاشِمٌ مُتَغَشْرِمٌ Kâle’ş-şârih ve fi’n-Nihâye: فِي الْحَدِيثِ أَنَّهُ عَلَيْهِ السَّلاَمِ ذَكَرَ الْخُلَفَاءَ بَعْدَهُ فَقَالَ ḣأَوَّهْ لِفِرَاخِ مُحَمَّدٍ مِنْ خَلِيفَةٍ يُسْتَخْلَفُ عِتْرِيفٍ مُتْرَفٍ يَقْتُلُ خَلَفِي وَخَلَفَ الْخَلَفِḢ Kâle’l-Ḣaṯṯâbî: قَوْلُهُ ḣخَلَفِيḢ يُتَأَوَّلُ عَلَى مَا كَانَ مِنْ يَزِيدِ بْنِ مُعَاوِيَةَ إِلَى الْحُسَيْنِ بْنِ عَلِيٍّ وَأَوْلاَدِهِ الَّذِينَ قُتِلُوا مَعَهُ وَḢخَلَفِ الْخَلَفِḢ مَا كَانَ مِنْهُ يَوْمَ الْحَرَّةِ عَلَى أَوْلاَدِ الْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ Ve yavuz ve tünd ve şedîd erkek deveye denir; mü΄ennesi عِتْرِيفَةٌ [ʹitrîfet] ve عُتْرُوفَةٌ [ʹutrûfet]tir. ʹAlâ-kavlin عِتْرِيفَةٌ [ʹitrîfet] sütü az nâkaya denir. Ve

عِتْرِيفَةٌ [ʹitrîfet] Hırçın ve bed-derûn ve mütemerrid deveye denir ki aslâ zecr ve âzârdan mübâlât eylemeye. Ve

عِتْرِيفٌ [ʹİtrîf] Biṯân nâm mahalde Benû Şemḣ cemâʹatine mahsûs bir suyun adıdır.

Vankulu Lugatı - العتروف maddesi

اَلْعُتْرُوفُ [el-ʹutrûf] (ʹayn’ın ve râ’nın zammı ve mâ-beynde tâ’nın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu; yukâlu: رَجُلٌ عِتْرِيفٌ وَعُتْرُوفٌ أَيْ خَبِيثٌ فَاجِرٌ جَرِيءٌ مَاضٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı