اَلْعَافِي [el-ʹâfî] Bir nesneyi taleb ve cüst ü cû eden adama denir, gerek ihsân ve gerek merʹî olsun; yukâlu: هُوَ عَافِيهِ أَيْ رَائِدُهُ Ve suya gelen adama denir; yukâlu: عَفَا الْمَاءَ إِذَا وَرَدَ عَلَيْهِ فَهُوَ عَافٍ Ve saçı yâhûd sakalı uzun adama denir; yukâlu: رَجُلٌ عَافٍ أَيِ الطَّوِيلُ الشَّعْرِ Ve ʹâriyet alınan çömlek dibinde çömlek sâhibine redd ve îsâr olunan çorba ve et suyu bakiyyesine denir, yukâlu: رَدَّهُ عَافِي الْقِدْرَ وَهُوَ مَا يُرَدُّ فِيهَا مِنْ مَرَقَةٍ إِذَا اسْتُعِيرَتْ Ve mihmâna denir; yukâlu: هُوَ عَافِيهِ أَيْ ضَيْفُهُ Ve mutlakan fazl ve kerem yâhûd rızk ve me΄ûnet tâlibine denir; yukâlu: جَاءَ عَافِيًا أَيْ طَالِبَ فَضْلٍ أَوْ رِزْقٍ
اَلْعَافِي [el-ʹâfî] (fâ’nın kesri ve meddiyle) Çömlekte zikr olunan taʹâmı terk eden kimse. Ve
عَافِي [ʹâfî] Saçı uzun olan kimse, طَوِيلُ الشَّعْرِ maʹnâsına. Ve
عَافِي [ʹâfî] İhsân taleb edene dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı