el-ʹâhin ~ اَلْعَاهِنُ

Kamus-ı Muhit - العاهن maddesi

اَلْعَاهِنُ [el-ʹâhin] Fakîr ve gedâya denir; yukâlu: رَجُلٌ عَاهِنٌ أَيْ فَقِيرٌ Ve kadîmî olan mâla denir; yukâlu: لَهُ عَاهِنٌ أَيْ مَالٌ تَالِدٌ Ve hâzır maʹnâsınadır; yukâlu: شَيْءٌ عَاهِنٌ أَيْ حَاضِرٌ Ve mukîm ve sâbit maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ بِالْمَكَانِ عَاهِنٌ أَيْ مُقِيمٌ ثَابِتٌ Ve üşengen ve tembel salkı sölpük adama denir; yukâlu: رَجُلٌ عَاهِنٌ أَيْ مُسْتَرْخٍ كَسْلَانُ Ve عَوَاهِنُ [ʹavâhin] lafzından müfred olur ki hurmâ beynisine yakın yerlerde nâbit hurmâ dallarına denir. Ve nâkanın rahiminde olan damarlara denir. Ve insânın aʹzâ΄-ı kâsibesine denir, جَوَارِحُ [cevâriḩ] maʹnâsına; zikr olunan şâh maʹnâsındandır; ve tekûlu’l-ʹArab: رَمَى فُلَانٌ اَلْكَلَامَ عَلَى عَوَاهِنِهِ أَيْ لَمْ يُبَالِ أَصَابَ أَمْ أَخْطَأَ Yaʹnî “Sözü isâbet ve hatâsından mübâlât etmeyerek tefevvüf eyledi.” Ve bu taʹcîl yâhûd hâzır maʹnâsından me΄hûzdur.

Vankulu Lugatı - العاهن maddesi

اَلْعَاهِنُ [el-ʹâhin] Şol hurmâ budağıdır ki hurmâ göbeğine karîb yerde bite. Ve bu ehl-i Ḩicâz lügatidir. Ve ehl-i Necd zikr olunan budaklara خَوَافِيٌّ [ḣavâfiyy] derler. Ve sâhib-i Ṡurâḩعَاهِنٌ [ʹâhin] “şâh-ı dıraht-ı hurmâ ki nezdîk-i tene bâşed” demiştir münâsib değildir, zîrâ “tene” ağacın özdeğine derler, maksûd kalbidir, zîrâ Cevherî هِيَ السَّعَفَاتُ اللَّوَاتِي تَلِينُ الْقِلَبَةَ demiştir. Ve قِلَبَةٌ [ḵilebet] ḵâf’ın kesri ve lâm’ın fethiyle hurmâ göbeğine derler, özdeğine demezler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı