اَلأَزْيَبُ [el-ezyeb] (yâ-yı tahtiyye ile أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) جَنُوبٌ [Cenûb] ismidir ki Ḵuṯb-ı Cenûbî cihetinden esen yele denir ki bu diyârlarda kıble yeli taʹbîr olunur; ʹalâ-kavlin cenûb ile sabâ miyânında esen eğri yele denir ki keşişleme taʹbîr ettikleridir. Ve
أَزْيَبُ [ezyeb] ʹAdâvet ve husûmet maʹnâsınadır. Ve bu أَفْكَلُ [efkel] kabîlindendir; yukâlu: بَيْنَهُمَا أَزْيَبُ أَيْ عَدَاوَةٌ Ve kirpi taʹbîr olunan cânvere denir. Ve neşât ve şatâret maʹnâsınadır. Ve neşât-mend ve şâdân kimseye denir. Ve hurde adımlı bodura denir. Ve le΄îm ve fürû-mâye ve nâkese denir. Ve oğulluğa ve bîgâne iken bir ʹaşîrete müntesib olan şahsa denir, دَعِيٌّ [deʹiyy] maʹnâsına. Baʹzılar bunu soysuz, piç ve harâm-zâde ile beyân eylediler. Ve münker olup ʹakl ve tabʹın kabûl eylemeyeceği işe denir. Ve
أَزْيَبُ [ezyeb] Şeytân esmâsındandır. Ve korku ve fezaʹ maʹnâsınadır. Ve âfet ve dâhiyeye denir.
اَلْأَزْيَبُ [el-ezyeb] (أَفْعَلُ [efʹal] vezni üzere) Sürûr ve şâdî maʹnâsına gelir. Ve gâh olur ki mü΄ennes istiʹmâl olunur; yukâlu: مَرَّ فُلَانٌ وَلَهُ أَزْيَبُ مُنْكَرَةً إِذَا مَرَّ مَرًّا سَرِيعًا مِنَ النَّشَاطِ Ve oğul kılınan kimseye dahi derler, دَعِيٌّ [deʹiyy] maʹnâsına. Ve düşmanlık etmek, ʹadâvet maʹnâsına. Ve
أَزْيَبُ [ezyeb] Nekbâ dedikleri rüzgâra ıtlâk olunur ki sabâ ile cenûb beyninde eser. Ve mâ-i kesîr maʹnâsına. Ve havf maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَخَذَنِي مِنْ فُلَانٍ اَلْأَزْيَبُ أَيِ الْخَوْفُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı