اَلْأَزْيُ [el-ezy] (hemzenin fethi ve zây’ın sükûnuyla) ve
اَلْأُزِيُّ [el-uziyy] (hemze-i mazmûme ile عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde) Bir nesne bir araya gelip birbirine munzamm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَى إِلَيْهِ يَأْزِي أَزْيًا وَأُزِيًّا إِذَا انْضَمَّ Ve birbirine yanaştırıp munzamm kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَاهُ إِلَيْهِ إِذَا ضَمَّهُ Ve
أُزِيٌّ [uziyy] عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde) ve
أَزْيٌ [ezy] (جَدْيٌ [cedy] vezninde) Gölge çekilip kısalmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَى الظِّلُّ أَزْيًا مِنَ الْبَابِ الْمَزْبُورِ وَأَزِيَ أَزْيًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا قَلَصَ Ve
أَزْيٌ [ezy] (جَدْيٌ [cedy] vezninde) Bir adamı fend ile firîfte eylemek için emniyyeti olan semtten gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَى لَهُ أَزْيًا إِذَا أَتَاهُ مِنْ وَجْهِ مَأْمَنِهِ لِيَخْتِلَهُ Ve bir adamı meşakkat-ı ʹazîmeye uğratıp bî-tâb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَاهُ أَزْيًا إِذَا أَجْهَدَهُ Ve mâlı eksiltmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَى مَالَهُ إِذَا نَقَصَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı