el-izhâf ~ اَلْإِزْهَافُ

Kamus-ı Muhit - الإزهاف maddesi

اَلْإِزْهَافُ [el-izhâf] (hemzenin kesriyle) Bir kimseye şerr ve şûr ilkâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَهُ إِذَا أَلْقَى إِلَيْهِ شَرًّا Ve bir adama mızrak çattırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ إِلَيْهِ الطَّعْنَةَ إِذَا أَدْنَاهَا Ve yalan söz getirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ لَهُ حَدِيثًا إِذَا أَتَاهُ بِالْكَذِبِ Ve fi’l-hâl katl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ عَلَيْهِ إِذَا أَجْهَزَ Ve bir adamı şerr ve şûra igrâ ve tahrîk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَهُ بِالشَّرِّ إِذَا أَغْرَاهُ بِهِ Ve bir adamın hâcetini revâ kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَهُ بِمَا طَلَبَهُ إِذَا أَسْعَفَهُ بِهِ Ve bir söze yalan katıp artırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ الْخَبَرَ إِذَا زَادَ فِيهِ وَكَذَبَ Ve koğlamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَهُ إِذَا نَمَّهُ Ve zelîl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَهُ إِذَا أَذَلَّهُ Ve hıyânet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ فُلاَنٌ إِذَا خَانَ Ve şerre saldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ الرَّجُلُ إِذَا أَسْرَعَ إِلَى الشَّرِّ Ve bir nesneyi giderip telef ve tebâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ الشَّيْءَ إِذَا ذَهَبَ بِهِ وَأَهْلَكَهُ Ve bir nâdire nesne sebebiyle hoşlanıp münbasit ve mahzûz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ بِالشَّيْءِ إِذَا أَعْجَبَ بِهِ Ve bir kimseye nâ-sezâ kelâm isnâd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَ إِلَيْهِ حَدِيثًا إِذَا أَسْنَدَ إِلَيْهِ قَوْلاً رَدِيئًا Ve bir ʹacîb nesne bir adama ʹaceb vermek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَفَتْ فُلاَنَةً إِلَيْهِ إِذَا أَعْجَبَتْهُ

Vankulu Lugatı - الإزهاف maddesi

اَلْإِزْهَافُ [el-izhâf] (hemzenin kesriyle) Yalan haber getirmek; yukâlu: أَزْهَفْتُ لَهُ حَدِيثًا أَيْ أَتَيْتُهُ بِالْكَذِبِ Ve

إِزْهَافٌ [izhâf] Bir kimseyi davar yere vurmağa dahi derler; yukâlu: أَزْهَفَتْهُ الدَّابَّةُ إِذَا صَرَعَتْهُ Ve

إِزْهَافٌ [izhâf] Helâk etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَزْهَفَهُ فُلَانٌ إِذَا ذَهَبَ بِهِ وَأَهْلَكَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı