اَلْأَرْيُ [el-ery] (جَرْيٌ [cery] vezninde) Tencerede tabh olunan taʹâmın susuzluktan dibi yanıp siyâh deri şeklinde yapışıp kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَرَتِ الْقِدْرُ أَرْيًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا لَزِقَ بِأَسْفَلِهَا شِبْهُ الْجِلْدَةِ السَّوْدَاءِ مِنَ الْإِحْتِرَاقِ كَمَا يُقَالُ أَرِيَتِ الْقِدْرُ أَرْيًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve davar kendi ahırlarına mülâzemet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَرَتِ الدَّابَّةُ مَرْبَطَهَا إِذَا لَزِمَتْهُ Ve yel esip çarpmakla suyu ve yağmuru serpip savurup dökmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَرَتِ الرِّيحُ الْمَاءَ إِذَا صَبَّتْهُ Ve arı bal yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَرَتِ النَّحْلُ إِذَا عَمِلَتِ الْعَسَلَ Mütercim der ki Türkîde arıya arı ıtlâkı zâhiren bu maʹnâca ʹArabîden me΄hûz gibi bir maʹnâ olmak mülâyimdir ki ism-i fâʹil olur. Ve bir adama derûnda kîne ve ʹadâvet bağlamak maʹnâsınadır; tekûlu: أَرَى صَدْرُهُ عَلَيَّ أَيِ اغْتَاظَ ve yukâlu: أَرِيَ صَدْرُهُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve davarlar birine alışmakla birden çokuşup bir ahırda ʹalef yemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَرَتَ الدَّابَّةُ إِلَى الدَّابَّةِ إِذَا انْضَمَّتْ وَأَلِفَتْ مَعَهَا مَعْلَفًا وَاحِدًا Ve
أَرْيٌ [ery] Çömlek dibine yapışmış taʹâma denir ki çömlek yanığı taʹbîr olunur; tekûlu: أَطْعَمَنَا أَرْيًا وَهُوَ مَا لَزِقَ بِأَسْفَلِ الْقِدْرِ Ve bala denir, عَسَلٌ [ʹasel] maʹnâsına yâhûd arı kısmının çiçeklerden alıp cevflerinde getirip kovana vazʹ eyledikleri bal mâddesine denir yâhûd gömeç etrâfına yapışan bal bulaşığına denir. Kâle fi’l-Esâs خَيْرُهُ كَالْأَرْيِ وَشَرُّهُ كَالشَّرْيِ أَيْ كَالْعَسَلِ وَالْحَنْظَلِ Ve
أَرْيُ السَّحَابَةِ [eryu’s-seḩâbet] Bulutun yağmur dökmesine denir. Ve
أَرْيُ الرِّيحِ [eryu’r-rîḩ] Rüzgârın bulut ihdâs ve sevk eylemesinden ʹibârettir. Ve
أَرْيٌ [ery] Çiğ ve şebnem taʹbîr olunan rutûbete denir ki nebât ve eşcâr üzere düşer. Ve ekl olunan taʹâm bulaşığına denir.
اَلْأَرْيُ [el-ery] (hemzenin fethi ve râ’nın sükûnuyla) Buluttan yağmurun dökülmesi, insıbâb-ı matar maʹnâsına. Ve
أَرْيٌ [ery] Bala dahi derler. Ve arının bal yapmasına da derler; yukâlu: أَرَتِ النَّحْلَةُ تَأْرِي أَرْيًا إِذَا عَمِلَتِ الْعَسَلَ Ve
أَرْيٌ [ery] Çömleğin içinde olan taʹâmın dibi yanıp yapışmasına dahi derler, شُيُوطٌ [şuyûṯ] maʹnâsına. Ve
أَرْيٌ [ery] Davar birbirine ülfet bağlayıp bir âhırdan ʹalef yiyip bir yere munzamm olmağa dahi derler; ve tekûlu: اَلدَّابَّةُ تَأْرِي إِلَى الدَّابَّةِ إِذَا انْضَمَّتْ إِلَيْهَا وَأَلِفَتْ مَعَهَا مَعْلَفًا وَاحِدًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı