Şârih der ki mü΄ellif müsâmaha eylemiştir, zîrâ yalnız hutût-ı merkûmeye yaʹnî imzâlara مَحْضَرٌ [maḩḋar] ıtlâkı ʹArabdan mesmûʹ değildir, belki o imzâları mutazammın rukʹa-i maʹhûdeden ʹibârettir. Ve
مَحْضَرٌ [maḩḋar] Ehl-i bedâvetten miyâh üzere nâzil olan kavm ve kabîleye denir, قَوْمٌ حَضُورٌ maʹnâsına. Ve sicil ve deftere ıtlâk olunur; yukâlu: أَثْبَتَهُ فِي الْمَحْضَرِ أَيْ فِي السِّجِلِّ Ve nâsın hâzır olacak mahal ve mevziʹlerine denir, مَشْهَدٌ [meşhed] maʹnâsına. Ve
مَحْضَرٌ [Maḩḋar] Ece΄ nâm cebel yanında bir karye adıdır. Ve
مَحْضَرَةُ [Maḩḋarat] (hâ’yla) Kûfe ile Baṡra yollarının beyninde Mekke cânibine düşer bir su adıdır ki Benî ʹİcl cemâʹatine mahsûstur.
اَلْمَحْضَرُ [el-maḩḋar] (mîm’in ve ḋâd’ın fethi ile) حُضُورٌ [ḩuḋûr] ve kurb maʹnâsına; yukâlu: كَلَّمْتُهُ بِمَحْضَرِ فُلَانٍ أَيْ بِمَشْهَدٍ مِنْهُ Ve
مَحْضَرٌ [maḩḋar] Sicill maʹnâsına da gelir. Ve suya rücûʹ edecek yere dahi مَحْضَرٌ [maḩḋar] derler. Ve فُلَانٌ حَسَنُ الْمَحْضَرِ deseler gâyib olanı hayrla yâd eder demek olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı