el-istîvâr ~ اَلْإِسْتِيوَارُ

Kamus-ı Muhit - الإستيوار maddesi

اَلْإِسْتِيوَارُ [el-istîvâr] Bir nesneden belinlemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَأْوَرَ مِنْهُ إِذَا فَزِعَ Ve deve ovada ürküp kaçmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَأْوَرَتِ الْإِبِلُ إِذَا نَفِرَتْ فِي السَهْلِ كَمَا يُقَالُ إِسْتَوْأَرَتْ بِتَقْدِيمِ الْوَاوِ إِذَا نَفِرَتْ فِي الْحَزْنِ Yaʹnî sarp ve dürüşt yerde ürküp kaçsalar إِسْتَأْوَرَتْ denir. Lâkin mü΄ellif “و،أ،ر” mâddesinde إِذَا تَتَابَعَتْ عَلَى نِفَارٍ وَاحِدٍ ʹibâretiyle tefsîr eylemekle bu kelâmı münâfî olur. Ve

إِسْتِيوَارٌ [istîvâr] Karanlıkta ʹacele eylemek yaʹnî ʹacele ve şitâbla gitmek maʹnâsınadır ki ʹalev ve duhân maʹnâlarından me΄hûzdur; yukâlu: إِسْتَأْوَرَ الرَّجُلُ إِذَا عَجِلَ فِي الظُّلْمَةِ كَمَا يُقَالُ اِسْتَوْأَرَ بِتَقْدِيمِ الْوَاوِ Lâkin mü΄ellif “و،أ،ر” mâddesinde bu maʹnâdan sâkit olmuştur. Ve

إِسْتِيوَارٌ [istîvâr] Pek hışm ve gazaba gelmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: إِسْتَأْوَرَ الْقَوْمُ غَضَبًا إِذَا اشْتَدَّ غَضَبُهُمْ Ve bu harâret ve ʹalev maʹnâsındandır. Ve çöküp oturmuş deve sıçrayıp kalkmağa yâhûd adamcıl deve bir kimse üzere atılmağa yapınıp davranmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: إِسْتَأْوَرَ الْبَعِيرُ إِذَا تَهَيَّأَ لِلْوُثُوبِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı