اَلْإِسْدَاءُ [el-isdâ΄] (hemzenin kesriyle) Cullâh beze arış yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَى الثَّوْبَ إِذَا أَقَامَ سَدَاهُ Ve deveyi ve sâ΄iri müseyyeb ve mühmel eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَاهُ إِذَا أَهْمَلَهُVe miyâne-i nâsı ıslâh eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَسْدَى بَيْنَهُمَا إِذَا أَصْلَحَ Ve ihsân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَى إِلَيْهِ إِذَا أَحْسَنَ Ve hurmâ salkımlarının çöpleri salkılanmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَى النَّخْلُ إِذَا سَدِيَ بُسْرُهُ
اَلْإِسْدَاءُ [el-isdâ΄] (hemzenin kesri ve elifin meddiyle) Bezin arışın çözmek; tekûlu: أَسْدَيْتُ الثَّوْبَ وَأَسْتَيْتُهُ Ve
إِسْدَاءٌ [isdâ΄] Hurmâ ağacının koruğu ter olup müsterhî olmağa dahi derler. Ve
إِسْدَاءٌ [isdâ΄] Bir nesneyi taleb ederken bulmağa dahi derler; tekûlu: طَلَبْتُ أَمْرًا فَأَسْدَيْتُهُ إِذَا أَصَبْتَهُ وَإِنْ لَمْ تُصِبْهُ قُلْتَ أَعْمَسْتُهُ Ve أَسْدَاهُمَا لَهُ dahi derler; tekûlu: أَسْدَيْتُ الْإِبِلَ إِذَا أَهْمَلْتَهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı