اَلْإِسْدَافُ [el-isdâf] (hemzenin kesriyle) Uyumak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَفَ الرَّجُلُ إِذَا نَامَ Ve gece muzlim olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَفَ اللَّيْلُ إِذَا أَظْلَمَ Ve sabâh yeri aydınlamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَفَ الْفَجْرُ إِذَا أَضَاءَ Bu iki maʹnâ vech-i mezkûr üzere سَدْفَةٌ [sedfet] maʹnâsının ihtilâfına mebnîdir. Ve alarga ve bertaraf olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَفَ عَنْهُ إِذَا تَنَحَّى Ve perdeyi kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَفَ السِّتْرَ إِذَا رَفَعَهُ Ve açlıktan yâhûd pîrlikten vehn gelmekle gözler kararmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَفَ الرَّجُلُ إِذَا أَظْلَمَتْ عَيْنَاهُ مِنْ جُوعٍ أَوْ كِبَرٍ Ve çerâg uyandırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْدَفَ الرَّجُلُ إِذَا أَسْرَجَ السِّرَاجَ
اَلْإِسْدَافُ [el-isdâf] (hemzenin kesriyle) Gece karanu olmak; yukâlu: أَسْدَفَ اللَّيْلُ إِذَا أَظْلَمَ Ve tan yeri ağarmağa dahi derler; yukâlu: أَسْدَفَ الصُّبْحُ إِذَا أَضَاءَ Ve
إِسْدَافٌ [isdâf] Ziyâ gelsin diye kapı açmağa dahi derler; yukâlu: أَسْدَفَ الْبَابَ أَيْ فَتَحَهُ حَتَّى يُضِيءَ الْبَيْتَ Ve lügat-ı Hevâzin’de إِسْدَافٌ [isdâf] çerâg uyarmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَسْدَفُوا أَيْ أَسْرَجُوا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı