اَلْإِسْتِنْعَاءُ [el-istinʹâ΄] Deve sâ΄irleri savuşmak yâhûd ürküp geri dönmek yâhûd seğirterek râkibini yâ sâhibini alıp kaçmak yâhûd develer perâkende ve târümâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَنْعَتِ النَّاقَةُ إِذَا تَقَدَّمَتْ أَوْ تَرَاجَعَتْ نَافِرَةً أَوْ عَدَتْ بِصَاحِبِهَا أَوْ تَفَرَّقَتْ وَانْتَشَرَتْ Ve koyun kısmının önüne geçip ardımca gelsin diye çağırmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَنْعَى الرَّجُلُ الْغَنَمَ إِذَا دَعَاهَا لِتَتْبَعَهُ
اَلْإِسْتِنْعَاءُ [el-istinʹâ΄] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Tekaddüm etmek; yukâlu: إِسْتَنْعَى مِثْلُ اسْتَنَاعَ وَتَقُولُ اسْتَنْعَيْتُ الْغَنَمَ إِذَا تَقَدَّمْتَهَا وَدَعَوْتَهَا لِتَتْبَعَكَ Ve
إِسْتِنْعَاءٌ [istinʹâ΄] Şerr birbiri ardınca gelmeğe dahi derler; yukâlu: إِسْتَنْعَى بِفُلَانٍ الشَّرُّ إِذَا تَتَابَعَ بِهِ الشَّرُّ Ve
إِسْتِنْعَاءٌ [istinʹâ΄] Bir nesne mümtedd olmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَنْعَى بِهِ حُبُّ الْخَمْرِ أَيْ تَمَادَى بِهِ Ve
إِسْتِنْعَاءٌ [istinʹâ΄] Bir nesne şâyiʹ olmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَنْعَى ذِكْرُ فُلَانٍ إِذَا شَاعَ Ve
إِسْتِنْعَاءٌ [istinʹâ΄] Ürkmek maʹnâsına.Karîb maʹnâya dahi ıtlâk olunur; ve yukâlu: إِسْتَنْعَى الْإِبِلُ وَالْقَوْمُ إِذَا تَفَرَّقُوا مِنْ شَيْءٍ وَانْتَشَرُوا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı