el-iṡṯinâʹ ~ اَلْإِصْطِنَاعُ

Kamus-ı Muhit - الإصطناع maddesi

اَلْإِصْطِنَاعُ [el-iṡṯinâʹ] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Yârân için daʹvet ve ziyâfet tertîb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِصْطَنَعَ الرَّجُلُ إِذَا اتَّخَذَ الْمَصْنَعَةَ أَيِ الدَّعْوَةَ Ve صَنِيعَةٌ [ṡanîʹat] ittihâz eylemek maʹnâsınadır ki bir kimseyi perveriş ve ihsânla adam edip yetiştirmekten ʹibârettir; yukâlu: إِصْطَنَعَ فُلاَنٌ عِنْدَهُ صَنِيعَةً إِذَا اتَّخَذَهَا أَيْ أَدَّبَهُ وَرَبَّاهُ وَخَرَّجَهُ Ve bir adamı sâ΄iri miyânından kendi nefsi için ihtiyâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِصْطَنَعَ فُلاَنًا لِنَفْسِهِ إِذَا اخْتَارَهُ ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْسِي﴾ أَيِ اخْتَرْتُكَ لِخَاصَّةِ أَمْرٍ اَسْتَكْفِيكَهُ فِي فِرْعَوْنَ وَجُنُودِهِ Ve

إِصْطِنَاعٌ [iṡṯinâʹ] Fî-sebîlillâh infâk ve itʹâm için tertîb-i taʹâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِصْطَنَعَ الرَّجُلُ إِذَا اتَّخَذَ طَعَامًا يُنْفِقُهُ فِي سَبِيلِ اللهِ Ve bir adam kendisi için bir nesne yapılmak zımnında emr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِصْطَنَعَ خَاتَمًا إِذَا أَمَرَ أَنْ يُصْنَعَ لَهُ

Vankulu Lugatı - الإصطناع maddesi

اَلْإِصْطِنَاعُ [el-iṡṯinâʹ] (hemzenin ve ṯâ’nın kesriyle) Bir nesneyi işlemek taleb etmek, إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezni üzere, tâ ṯâ’ya kalb olunmuştur. Ve ihsân talebine dahi derler; tekûlu: إِصْطَنَعْتُ عِنْدَ فُلَانٍ صَنِيعَةً Yaʹnî “İhsân taleb ettim.” Ve ihtiyâr maʹnâsına da gelir; yukâlu: إِصْطَنَعْتُ فُلَانًا لِنَفْسِي إِذَا اخْتَرْتَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı