el-aṡîlet ~ اَلْأَصِيلَةُ

Kamus-ı Muhit - الأصيلة maddesi

اَلْأَصِيلُ [el-aṡîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve

اَلْأَصِيلَةُ [el-aṡîlet] (hâ’yla) Helâk maʹnâsınadır. Ve mevt maʹnâsınadır; أَصَالَةٌ [aṡâlet]-i mezkûrdan me΄hûz ismdir. Ve

أَصِيلُ [Aṡîl] Endelus’te bir belde ismidir. Ve köklü nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ أَصِيلٌ أَيْ لَهُ أَصْلٌ وَعِرْقٌ Ve neseb sâhibi adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ أَصِيلٌ أَيْ لَهُ أَصْلٌ Ve re΄y ve tedbîri sâbit ve metîn olarak dûr-endîş ve ʹâkıbet-bîn adama ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ أَصِيلٌ أَيْ عَاقِبٌ ثَابِتُ الرَّأْيِ Ve ikindi ile akşam aralığına denir ki âhir-i nehârdır; tekûlu: لَقِيتُهُ أَصِيلًا أَيْ عَشِيًّا Cemʹi أُصُلٌ [uṡul] gelir zammeteynle ve أُصْلَانٌ [uṡlân] gelir hemze-i mazmûme ile ve آصَالٌ [âṡâl] gelir hemze-i memdûde ile ve أَصَائِلُ [aṡâ΄il] gelir. Ve أُصْلَانٌ [uṡlân] kelimesinin musaggarında nâdir olarak أُصَيْلَانٌ [uṡaylân] denir ve gâhca أُصَيْلَالٌ [uṡaylâl] denir nûn’u lâm’a ibdâlle. Şârih der ki bir kelime cemʹde ednâ-yı ʹaded üzere musaggar olur, yaʹnî cemʹ-i kıllet vezninden tasgîr olunur ve cemʹ-i kıllet أَفْعُلٌ [efʹul] ve أَفْعَالٌ [efʹâl] ve أَفْعِلَةٌ [efʹilet] ve فِعْلَةٌ [fiʹlet]tir, أُصْلَانٌ [uṡlân] kelimesi bunlardan olmamakla şâzz oldu.

Vankulu Lugatı - الأصيلة maddesi

اَلْأَصِيلَةُ [el-eṡîlet] (hemzenin fethi ve ṡâd’ın kesri ve meddiyle) Cemʹ maʹnâsınadır, Ebû Yûsuf rivâyeti üzere. Ve

أَصِيلَةٌ [eṡîlet] Bir nesnenin götürüsü yaʹnî aslı ve kökü ile öyle olduğu demek maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَخَذْتُ الشَّيْءَ بِأَصِيلَتِهِ أَيْ كُلَّهُ بِأَصْلِهِ Ve bu maʹnâyı sâhib-i Ṡurâḩ tekrâr sanıp maʹnâ-yı evvel üzere iktisâr etmiştir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı