اَلْإِضْمَارُ [el-iḋmâr] (hemzenin kesriyle) Kalbde bir zamîr gizlemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَضْمَرَ الضَّمِيرَ إِذَا أَخْفَاهُ Ve bu maʹnâdandır ki arz bir adamı sefer ve gaybetle yâhûd mevtle gâ΄ib ve nâbûd eyledikte أَضْمَرَ الرَّجُلَ الْأَرْضُ derler, غَيَّبَتْهُ إِمَّا بِسَفَرٍ أَوْ بِمَوْتٍ maʹnâsına. Ve
إِضْمَارٌ [iḋmâr] Atı yarandırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَضْمَرَ الْفَرَسَ إِذَا جَعَلَهُ ضَامِرًا Ve bir haberin veyâ bir nesnenin ötesini gereği gibi araştırmak maʹnâsına müstaʹmeldir; teftîş ve tenḵîr ile, gûyâ ki onu ضَامِرٌ [ḋâmir] eder; yukâlu: أَضْمَرَ الشَّيْءَ إِذَا اسْتَقْصَاهُ Ve
إِضْمَارٌ [iḋmâr] ʹArûziyyûn ıstılâhında bahr-i kâmîl eczâsı olan مُتَفَاعِلُنْ [mütefâʹilün] cüz΄ünün “tâ”sını iskân eylemeğe ıtlâk olunur, tâ ki مُسْتَفْعِلُنْ [mustefʹilun] cüz΄üne menkûl olur. Şârih der ki إِضْمَارٌ [iḋmâr]ı kâmile tahsîs müvecceh değildir.
اَلْإِضْمَارُ [el-iḋmâr] (hemzenin kesriyle) Arıklatmak; yukâlu: أَضْمَرْتُهُ أَنَا Ve
إِضْمَارٌ [iḋmâr] Bir nesneyi gizlemeğe dahi derler; yukâlu: أَضْمَرْتُ فِي نَفْسِي شَيْئًا أَيْ كَتَمْتُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı