el-iḵrân ~ اَلْإِقْرَانُ

Kamus-ı Muhit - الإقران maddesi

اَلْإِقْرَانُ [el-iḵrân] (hemzenin kesriyle) Bu dahi hacc ile ʹumreyi cemʹ eylemek maʹnâsınadır. Ve bu lügat-i rediyyedir, efsah olan sülâsîden قِرَانٌ [ḵirân] olmaktır ki zikr olundu; yukâlu: أَقْرَنَ الْحَاجُّ إِذَا جَمَعَ بَيْنَ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ Ve iki oku berâberleştirip birden atmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الرَّجُلُ إِذَا رَمَى بِسَهْمَيْنِ Ve güzel yürüyüşlü nâkaya binmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الرَّجُلُ إِذَا رَكِبَ نَاقَةً حَسَنَةَ الْمَشْيِ Ve قَرُونٌ [ḵarûn] dedikleri nâkayı sağmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الرَّجُلُ إِذَا حَلَبَ النَّاقَةَ الْقَرُونَ Ve boynuzlu koç kurbân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ فُلَانٌ إِذَا ضَحَّى بِكَبْشٍ أَقْرَنَ Ve bir nesneye güç yetmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ لِلْأَمْرِ إِذَا أَطَاقَهُ وَقَوِيَ عَلَيْهِ Ve zaʹîf ve bî-mecâl olmak maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: أَقْرَنَ عَنِ الْأَمْرِ إِذَا ضَعُفَ Ve yoldan sapmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ عَنِ الطَّرِيقِ إِذَا عَدَلَ Ve bir adamın mevâşîsi firâvân olup yâver ve muʹîni olmamakla çiftliği umûrunu idâreden ʹâciz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الرَّجُلُ إِذَا عَجَزَ عَنْ أَمْرٍ ضَيْعَتِهِ يَعْنِي مِنْ كَثْرَةِ مَاشِيَتِهِ وَلَا مُعِينَ لَهُ Ve bir kimse çiftliği umûrunu idâreye muktedir olmak maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: أَقْرَنَ فُلَانٌ إِذَا أَطَاقَ أَمْرَ ضَيْعَتِهِ Ve hurmâyı ikişer tenâvül eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الرَّجُلُ إِذَا جَمَعَ بَيْنَ رُطَبَتَيْنِ يَعْنِي فِي الْأَكْلِ Ve damarda kan çoğalmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الدَّمُ فِي الْعِرْقِ إِذَا كَثُرَ Ve çıban deşilmek üzere olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الدُّمَّلَ إِذَا حَانَ تَفَقُّؤُهُ Ve önünde giden adama dokunmamak için mızrağın başını yukarı tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ فُلَانٌ إِذَا رَفَعَ رَأْسَ رُمْحِهِ لِئَلَّا يُصِيبَ مَنْ أَمَامَهُ Ve tirkeş satmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الرَّجُلُ إِذَا بَاعَ الْجَعْبَةَ Ve ip satmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ إِذَا بَاعَ الْحَبْلَ Ve iki tutsağı bir ipe dizip getirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ الرَّجُلُ إِذَا جَاءَ بِأَسِيرَيْنِ فِي حَبْلٍ Ve her gece her göze bir mîl sürme çekinmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَ فُلَانٌ إِذَا اكْتَحَلَ كُلَّ لَيْلَةٍ مِيلًا Ve bulut muttasıl yağmur yağdırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَتِ السَّمَاءُ إِذَا دَامَتْ فَلَمْ تُقْلِعْ Ve Ülker irtifâʹ bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقْرَنَتِ الثُّرَيَّا إِذَا ارْتَفَعَتْ

Vankulu Lugatı - الإقران maddesi

اَلْإِقْرَانُ [el-iḵrân] (hemzenin kesriyle) Gönderin ucın kaldırmak, önünde olan kimseye değmesin diye. Ve

إِقْرَانٌ [iḵrân] Çıban deşilmek için baş vermeğe dahi derler; yukâlu: أَقْرَنَ الدُّمَّلُ إِذَا حَانَ أَنْ يَتَفَقَّأَ Ve

إِقْرَانٌ [iḵrân] Damarda kan çok olmağa dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı